21. Hukuk Dairesi 2016/2988 E. , 2017/4982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından duruşmalı, feri müdahil vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.01.1987- 31.12.2013 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına dava dışı bir çok farklı işyerinden 01.05.1994 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar giriş çıkış yapılmak sureti ile hizmet bildiriminde bulunulduğu, davacı tanıkları, 34198 sicil numaralı işyeri bordro tanıkları ile komşu işyeri tanıklarının dinlendiği, tanık ..." un "çay ocağını kilitçi Ahmet lakaplı taşerona verdiklerini beyan ettiği," dava dışı işyerleri ile davalı işyerinin işyeri tescil belgeleri ile dönem bordrolarının gönderilmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının hizmetinin bildirildiği dava dışı işyerleri ile davalı işyeri arasında bağlantı bulunup bulunmadığı araştırılmadan, sonucunda hak düşürücü sürenin söz konusu olup olmayacağını değerlendirmeden karar verilmiş olması hatalıdır.
Yapılacak iş, davacının askerlik tarihlerini askerlik şubesinden sormak, dinlenen tanıklarının hizmet cetvellerini, davacının ihtilaflı dönemde çalışması bulunan dava dışı işyerleri ile davalı işyerinin işyeri tescil kayıtlarını davalı kurumdan istemek, 506 sayılı Kanun kapsamında oldukları süreleri sormak, akabinde davacının hizmetinin bildirildiği dava dışı işyerleri ile davalı işyeri arasında bağlantı olup olmadığı, organik bir bağ bulunup bulunmadığını araştırmak, bunun için söz konusu işverenlerin ticaret sicil evraklarını getirtmek, dönem bordrolarını istemek, davalı işyerinin dönem bordrolarını getirtmek, bordrolarda kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davalı şirket ile dava dışı şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, davacının taşeron yanında çalışıp çalışmadığı, tespiti istenen hizmetin dava dışı işyerlerinde mi davalı işyerinde mi geçtiği, çalışmasının kesintili olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra dava dışı işyerleri ile davalı işyeri arasında bağlantı bulunmadığı takdirde hak düşürücü sürenin söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ..."ye iadesine 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.