Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2017/1771
Karar No: 2022/2006
Karar Tarihi: 12.05.2022

Danıştay 13. Daire 2017/1771 Esas 2022/2006 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/1771 E.  ,  2022/2006 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2017/1771
    Karar No:2022/2006

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ...
    KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
    VEKİLLERİ : Av. ... Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’a muhalefet ettiği gerekçesiyle ...Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla verilen 715.169,00-TL idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ... tarih ve ... takip numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Kanun’un çerçeve bir kanun olduğu, acil ve günün ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde karşılaması ve uygulama esaslarının belirlenmesi için 1567 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle Bakanlar Kurulu’nun yetkilendirildiği, idari para cezasının uygulandığı 18/02/2015 tarihinde, 11/06/2015 tarih ve 29383 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin yürürlükte olmadığı, ancak idari para cezasının kesinleşmesine müteakip olarak düzenlenen dava konusu ödeme emrinin tanzim edildiği tarihte yürürlükte bulunduğu, anılan değişikliğin davacı açısında lehe bir değişiklik olduğu ve lehe yapılan değişiklikten sonra düzenlenen ödeme emrinin lehe değişikliğe uygun olarak düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, uyuşmazlık konusu idari para cezasının kesinleştiği, ödeme emrinin hukuka uygun şekilde tebliğ edildiği, adli yargı yerlerince verilen ve kesinleşen kararların idari yargı yerlerince denetlenemeyeceği, yetkilerinin kesinleşen idari para cezalarının tahsili ile sınırlı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, ödeme emrine konu olabilecek bir borcunun bulunmadığı, lehe kanunun uygulanmasının gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Adli yargı yerlerince denetlenen idari işlemlerde, işleme itiraz süreci kesinleşmeden önce lehe olduğu iddia olunan düzenlenmenin idari yargı yerlerince tartışmaya açılması kesinleşen mahkeme kararlarına saygı ve yargı yolu ayrılığı ilkesine aykırı olacaktır. Öte yandan, davacı tarafından lehe olduğu iddia olunan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Yurda döviz ithali ve yurttan döviz ihracı serbesttir." düzenlemesine yer verildiği, ancak bu düzenleme öncesinde de yurda döviz ithalinin serbest olduğu, dosyanın incelenmesinden, davacılara yaptırım uygulanmasının yurda döviz ithal etmeleri değil, yurda döviz ithal ederken belirlenen usule uymamaları olduğu, anılan düzenleme sonrasında da döviz ithalinde belirli bir usulün takip edilmesinin zorunlu olduğu göz önüne alındığında davacının iddia ettiği düzenlemenin lehe bir düzenleme olmadığı sonucuna varılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    ESAS YÖNÜNDEN:
    MADDİ OLAY :
    20/10/2014 tarihinde saat 17:30’da Mersin Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü Gümrük Muhafaza Bölge Amirliği’nce yapılan kontrol sırasında dördü Suriye biri Türk vatandaşı olan kişilerin kontrolündeki aracın bagajında bulunan iki çanta içerisinde 630.000,00-ABD Doları ve 11.200,00-TL nakit para bulunması üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı İdari Yaptırım Bürosu’nun ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla 1567 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 3. fıkrasıyla 4., 5. ve 6. fıkraları uyarınca davacının 715.169,00-TL idari para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, anılan işleme karşı davacı tarafından yapılan itiraz üzerine ... Sulh Ceza Hâkimliği’nin ... tarih ve ... Değişik İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itirazda ... Sulh Ceza Hâkimliği’nin ... tarih ve ... Değişik İş sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
    Bunun üzerine, kesinleşen idari para cezasının tahsili amacıyla davalı idare tarafından ... tarih ve ... takip numaralı ödeme emrinin düzenlenmesi üzerine anılan ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 138. maddesinin 4. fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."; 154. maddesinin 1. fıkrasında, "Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar."; 155. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar." kurallarına yer verilmiştir.
    2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunu'nun 1. maddesinde, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin bu Kanunla verilen görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş genel görevli bağımsız mahkemeler olduğu belirtilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasında, idari dava türleri, "a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar." olarak tanımlanmıştır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesinin 1. fıkrasında, "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir; 2. fıkrasında, "Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder." kuralına yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Hukuk devletinin bir gereği olarak idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine açık olması gerekir. Bu denetimin gerçekleştirilmesi amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 155. maddesinde Danıştay'ın, idare mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciîne bırakmadığı hükümlerin son inceleme merciî olduğu belirtilmiş, 2576 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle de bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri kurulmuştur. Ülkemizde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetlenmesi amacıyla özel olarak kurulan yargı kolunun bulunduğu göz önüne alındığında yargı ayrılığı ya da idarî rejim olarak adlandırılan sistemin benimsendiği anlaşılmaktadır.
    Yargı ayrılığı sisteminde kişiler arasındaki uyuşmazlıkları çözmekle yetkili olan mahkemelerden ayrı olarak sadece idarenin eylem ve işlemlerinden doğan uyuşmazlıkları çözmekle görevli mahkemeler bulunmaktadır. İdarenin hukuka uygunluğunun denetiminin bağımsız mahkemeler tarafından yapılması hukuk devletinin gereği ise de bu durum denetimde sırf bu amaçla kurulmuş mahkemeler tarafından yapılması gerektiği anlamına gelmemektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin bir kararında belirttiği üzere, haklı neden ve kamu yararı bulunması şartıyla bazı idarî işlemlerin denetiminin adlî yargı yerlerine bırakılması mümkündür. (Anayasa Mahkemesi, E:2011/35, K:2012/23, K.T.:16/02/2012) Hukukumuzda adlî ve idarî yargı yerlerinin birbirine herhangi bir üstünlüğü bulunmamakta ve her ikisinin vermiş olduğu kararlara saygı gösterilmesi gerekmektedir.
    Hüküm, uyuşmazlığın esası hakkında mahkemece verilen, nihaî karardır. Kesin hüküm ise aleyhine kanun yoluna başvurulmayan veya kanun yoluna başvurulduktan sonra başvurulacak kanun yolu kalmayan hükümdür. Bu açıdan olağanüstü kanun yolları hükmün kesinleşmesini önlememektedir.
    6100 sayılı Kanun'un 303. maddesi uyarınca, bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddî anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekmektedir. Anılan kuralda bir mahkemenin nihaî kararının diğer bir mahkemedeki davaya etkisine yer verilmiş olmakla birlikte, kesin hüküm müessesesi sadece medenî usûl hukukunda yer alan bir müessese olmayıp aynı zamanda mahkeme kararlarına saygı ilkesi hukuk devleti ilkesini de ilgilendirmektedir.
    Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda âdil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. (Anayasa Mahkemesi, E:2011/42, K:2013/60, K.T. :09/05/2013)
    Hukuk devletinin bir gereği olarak yasama, yürütme ve yargı organlarının mahkeme kararlarına uyması gerekmektedir. Anayasa koyucu yasama ve yürütme organları açısından Anayasa'nın 138. maddesinde bu durumu vurgulamak suretiyle mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu ve bu kararların değiştirilemeyeceğine yer vermiştir. Hukuk devletinde kesinleşen mahkeme kararlarına diğer mahkemelerin de saygı duyması ve kararları kusurlandıracak ve tartışmaya açacak kararlar vermemesi gerekmektedir.
    Bu çerçevede, kişilere idarî yaptırım uygulandıktan sonra lehe bir düzenleme yapılması hâlinde bunun uyuşmazlığa etkisinin açıklığa kavuşturması gerekmektedir.
    Anayasa'nın suç ve cezalara ilişkin esasların düzenlendiği 38. maddesinde belirtilen suç ve cezaların kanunîliği" ilkesi uyarınca hiç kimse fiilin işlendiği sırada kanunun suç saymadığı bir fiil nedeniyle cezalandırılamayacak olup, cezalar ancak kanunla konulabilir. Anayasa'nın 38. maddesinde adlî veya idarî ceza ayrımı yapılmadığından idarî yaptırımlar açısından da anılan kural uygulama alanı bulacaktır. (Anayasa Mahkemesi, E:2017/36, K:2017/147, K.T.:01/11/2017, § 15)
    Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, hukuk devletinin kurucu unsurlarındandır. Kanunilik ilkesi, genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra, suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahip olup, bu kapsamda kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırıma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfi bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmekte, buna ek olarak, suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır. (Anayasa Mahkemesi, E:2010/69, K:2011/116, K.T.:7/7/2011)
    Hakkında idari yaptırım uygulanan kişilerin idari yaptırım kararından sonra lehe düzenleme yapılması durumunda tahsil aşamasında bu düzenlemenin anılan kişilere de uygulanacağı kuşkusuzdur. Ancak lehe olan düzenlemenin idari yaptırım kararı kesinleşmeden önce veya kesinleştikten sonra yürürlüğe girmesi arasında ayrım yapılması gerekmektedir.
    Dava dosyasının incelenmesinden, 20/10/2014 tarihinde saat 17:30’da Mersin Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü Gümrük Muhafaza Bölge Amirliği’nce yapılan kontrol sırasında dördü Suriye biri Türk vatandaşı olan kişilerin kontrolündeki araçta bir miktar ABD Doları bulunması üzerine davacı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı İdari Yaptırım Bürosu’nun ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına 1567 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 3. fıkrasıyla 4., 5. ve 6. fıkraları uyarınca 715.169,00-TL idari para cezası uygulandığı, davacı tarafından 04/03/2015 tarihinde bu cezaya itiraz edildiği, 11/06/2015 tarihinde davacı tarafından lehe olduğu iddia edilen Bakanlar Kurulu kararının yürürlüğe girdiği, davacının itirazı üzerine ... Sulh Ceza Hâkimliği’nin ... tarih ve ... Değişik İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından yapılan itirazın da ... Sulh Ceza Hâkimliği’nin ... tarih ve ... Değişik İş sayılı kararıyla kesin olarak reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Her ne kadar davacının lehe olduğunu iddia ettiği düzenleme idari yaptırım kararı sonrasında ve idari yaptırım kararına karşı yargı yolu tüketilmeden önce yürürlüğe girmiş ve bu nedenle davacı tarafından dava dilekçesinde ... Sulh Ceza Hakimliği'nce itirazının reddedilmesinin hukuka uygun olmadığı iddia edilmiş ise de, idari yargı yerlerince, idari yaptırım kararı kesinleşmeden önce yürürlüğe giren ve mahkeme incelemesinden geçerek kesinleşen idari yaptırım kararının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin incelenmesi sırasında 11/06/2015 tarih ve 29383 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararının davacı açısından lehe düzenleme olup olmadığının tartışmaya açılması, ... Sulh Ceza Hâkimliği’nin ... tarih ve ... Değişik İş sayılı kararının hukuka uygunluğunun tartışılması anlamına gelmekte olup bu durumun yargı yolu ayrılığı ve mahkeme kararlarına saygı ilkesine aykırı olacağı sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
    2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 12/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi