
Esas No: 2015/16051
Karar No: 2018/1957
Karar Tarihi: 14.03.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/16051 Esas 2018/1957 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
.....
Davacı hazine vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.11.2010 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak
yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı, davalılar ..., ..... Belediye Başkanlığı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 1473 (3024) parsel sayılı taşınmazın 346,00 m2"lik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde ....... Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 4721 ada 3 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede ..... Belediyesince yapılmış olan 37 no"lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek tapu iptali ve hazine adına tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın dayanağı imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.02.2013 tarihli ve 2013/189 Esas, 2013/2017 Karar sayılı ilamı ile “…teknik bilirkişinin çekişme konusu bölümün devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden iken ihdas edildiğini bildirdiği halde, evrak arasına alınan tescil bildirim beyannamesinde 1473 nolu parselin 213 nolu parselin terkininden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, özellikle dava konusu yapılan bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, öte yandan, çekişme konusu yerin Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı, öncelikle 1473 nolu parselin tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının evrak arasına alınması, araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir...." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine vekili, davalılar .... Büyükşehir Belediyesi vekili ile ..... Belediyesi vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan; 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de, bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
Ancak, anılan bu hususlar bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemez.
Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve buna göre bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; .... Belediyesi tarafından yapılan 37 nolu imar düzenlemesi ile sonrasında ..... Büyükşehir Belediyesi"nin yaptığı şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiği bilinmekte olup, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (..... Belediyesinin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti, ..... Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasındaki niteliği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamış ve Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Ayrıca mahkemece de, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından yeterli araştırma ve soruşturma da yapılmamıştır.
O halde; dava konusu alanın hangi tarihte belediye veya mücavir saha içerisine alındığının belirlenmesi, dava konusu alana ilişkin kadastral pafta ile ilk ve ikinci imar uygulamasıyla konumlarını gösterir imar krokileri ile 213 sayılı kadastral parselin tedavüllü tapu kayıtları ve dayanakları olan belgeler de getirtilerek şuyulandırma işlemleri öncesi ve sonrası niteliklerinin (ilk uygulama ve ikinci uygulama öncesi ve sonrası nitelikleri, nereden ihdas ile oluşturulduğu, vs) şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka bir ifadeyle dava konusu taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığının net bir şekilde saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı .... vekili, davalılar ..... Büyükşehir Belediyesi vekili ile .... Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalılar .... Büyükşehir Belediyesi ile .... Belediyesine iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.