14. Hukuk Dairesi 2016/9752 E. , 2018/1956 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.07.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, .... Köyü 1039 (67) sayılı kök kadastro parselinin, davalı ... Belediyesinin 37 nolu imar düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1039 sayılı ihdas parselinin sınırları içerisine ..... Köyü 5499 ada 2 ve 4 sayılı imar parsellerinin meydana getirildiğini, ancak gerek ..... Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede .... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve böylece oluşturulan imar parsellerinin tapu kayıtlarının yolsuz tescil statüsüne düştüğünü ileri sürerek; 5499 ada 2 ve 4 sayılı imar parsellerinin ..... Köyü 1039 sayılı kök parsel üzerine tahsis edilen 7960 metrekarelik kısımlarının iptali ile düzenleme öncesi kök parsele dönüştürülerek Hazine adına tescili suretiyle tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını, olmadığı takdirde tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, “davalı ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne” dair verilen ilk karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 14.02.2014 tarihli ve 2014/1141 Esas, 2014/1289 Karar sayılı ilamı ile “…ihdas parselinin sınırları üzerinde dava konusu imar parsellerinin haricinde çekişmeye konu edilmeyen bölümler olup; bu bölümler bakımından usulüne uygun olarak açılmış bir dava yoktur. Öyleyse, öncelikle ihyası istenilen kök parselin, imar uygulamaları sonucu üzerinde oluşturulan dava konusu imar parselleri dışındaki diğer alanlar (imar parselleri, yol, vs.) bakımından da kadastral parselin ihyasına yönelik dava açması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığından...." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; 1039 parsel sayılı taşınmazın 13.01.1999 tarihinde Hazine adına tescil edildiği ve bu tarihte 775 sayılı Kanun"un 3/2. maddesinin yürürlükte olduğundan taşınmazın ilgili belediyeye devri gereken yerlerden olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re"sen gözetilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; dava konusu ihyası talep edilen 1039 parsel sayılı taşınmazın ihdasen Hazine adına kaydedilerek farklı bir ifadeyle mülkiyeti kayden Hazine"ye ait iken imar uygulamasına tabi tutulduğu tartışmasızdır. Davadaki istek de anılan ihdas parselinin ihyasına yöneliktir.
O halde, dava konusu 1039 parsel sayılı taşınmazla davacı Hazine"nin mülkiyet ilişkisi açık olup, somut olayda 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin uygulama yeri yoktur.
Hal böyle olunca mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken
yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.