1. Hukuk Dairesi 2016/7498 E. , 2019/2766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’ün ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma aktiyle torunu davalıya devrettiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, mirasbırakanın 90 yaşında öldüğünü, ölünceye kadar mirasbırakana baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bakıma muhtaç olmayan mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlemesinin bir gereği olmadığı, sözleşmedeki yükümlülüklerin davalı tarafından yerine getirilmediği, temlikin muvazalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ün 09.01.2015 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacılar ve davalı torunu ... ile kendisinden önce ölen çocuklarından olma torunlarının kaldığı, çekişme konusu ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını 21.06.2013 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll, TBK 611.).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4, TBK 614).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8, TBK 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın sağlığında bakılmadığı iddiasıyla herhangi bir dava açmadığı, dava konusu taşınmazlar dışında mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı 2 adet daha taşınmaz bulunduğu kayden sabittir. Öte yandan mahkemece, temlikin muvazaalı ve mirastan mal kaçırma amaçlı olup olmadığı yönünde tanıkların yeterli beyanlarına başvurulmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, tanıkların yukarıdaki ilkeler uyarınca tekrar dinlenilmesi, temlike konu ve mirasbırakanın temlik dışı bıraktığı terekesinin değeri de gözönüne alınarak yapılan temlikin hoşgörü sınırları ve makul nispette olup olmadığı saptanarak bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.