17. Hukuk Dairesi 2016/10404 E. , 2019/2012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkili bankanın keşidecisi ... Giy. İth. Mad. Ltd. Şti. Avalisti ... olan 25/12/2012 keşide, 13/12/2013 vade tarihli 200.000,00 TL tutarlı bonodan kaynaklanan alacağının ödenmemesi üzerine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığını, Yine ... Giy. Ltd. Şti, davalı ... ve ... hakkında 26/12/2012 tarihli kredi sözleşmesinden doğan alacak için alacakta tekerür olmamak kaydıyla ilamsız takibe girişildiğini, takibin borçluların itiraz etmemeleri üzerine kesinleştiğini, davalılardan ... adına kayıtlı iken, bu davalı tarafından kardeşi davalı ..."na ahşap odunluk nitelikli taşınmazını satış şeklinde, davalılardan ... adına kayıtlı iken bu davalı tarafından diğer davalılardan ..."e arsa nitelikli taşınmazda 1/2 hissesini satış şeklinde tasarrufi işlemlerle elinden çıkarttıklarını, bu şekilde davalıların müvekkilinden mal kaçırdıklarına yönelik olan bu tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, tarafların yapmış olduğu anlaşmaya göre taşınmazın satışı esnasında 25.000,00 TL ..."e nakit olarak tapu dairesinde ödendiğini, taşınmaz üzerinde Türkiye Ekonomi Bankası lehine 175.000,00 TL ipotek borcuyla devralındığını, müvekkilinin söz konusu Türkiye Ekonomi Bankası"na olan 175.000,00 TL ipotek borcunu toplam 125.000,00 TL bedel ödeyerek ipoteği fek ettirdiğini, satış ile borçlu ... ile ..."nun mal kaçırma kastı bulunmadığından bahisle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, taşınmaz üzerinde TEB Bankasının 200.000,00 TL bedelli ipoteği bulunmakta iken müvekkilinin YKM"nin haksız ve hukuka aykırı icra takiplerine maruz kalması sebebi ile kredi borçlarını ödeyemez duruma geldiğini, davalı ... ile müvekkilinin arasında akrabalık ilişkisinin bulunmadığını, iş bu satışın da muvazaalı olmadığını, müvekkilinin davalı ..."e borcunun bulunduğunu, bu hususun dava konusu icra takibinde de açık olduğunu, müvekkilinin değişik zaman ve tarihlerde davalı ..."den borç aldığını ancak davalı ..."e borçlarını ödeyemediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından iş bu borçlarına karşılık dava konusu taşınmazı taraflar arasındaki anlaşma gereğince davalıya satıldığını, söz konusu satış işleminin muvazaalı olmayıp alacaklıları zarara uğratma kastının da mevcut olmadığından bahisle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece borçlu davalı tarafından kardeşi ..."na ahşap odunluk nitelikli taşınmazın satış şeklinde, davalılardan ... adına kayıtlı iken bu davalı tarafından diğer davalılardan ..."e arsa nitelikli taşınmazda 1/2 hissesini 42.000,00 TL bedelle taşınmazın satıldığı anlaşıldığını, dava konusu taşınmazların davalılar ..."e devir edildiği icra takibine konu borçların doğum tarihi, dava konusu taşınmazların davalılara devir tarihi, davalı ..."in davalı ..."nin kardeşi olması, taşınmazların satış bedelleri ile gerçek bedelleri arasındaki fark hususları hep birlikte dikkate alındığında İİK"nın 277 ve devamı maddelerinde öngörülen tasarrufun iptaline ilişkin şartların gerçekleşmiş olduğu sonucuna varılması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İ.İ.K. 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkeme kararı davalı ... vekilince temyiz edildikten sonra davacı banka temsilcisi tarafından mahkemeye verdikleri 03/05/2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Mahkemece duruşma açılmaksızın dosya ele alınarak ek karar ile davanın tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri davalardan olduğundan, mahkemenin 21/04/2016 tarih ve 2014/439 Esas-2016/363 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmesine rağmen kararın henüz kesinleşmediğinden davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 311. maddesi hükmünce, feragat ve kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurup 310. maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir ise de; mahkemenin nihai karar verip davadan el çekmesinden sonra dosyayı ele alarak feragat ya da kabul nedeni ile davayı sonuçlandırması mümkün değildir.
Bu halde, mahkemenin karar vererek dosyadan el çektikten sonra davacı tarafından sunulan feragat dileçesinden sonra dosyayı ele alarak feragat nedeni ile karar vermesi mümkün olmadığından mahkemenin 04.05.2016 gün, 2014/439 Esas, 2016/363 Karar sayılı ek kararının bozularak kaldırılmasından sonra ilk kararın temyiz incelemesine geçilmiştir.
Mahkemece verilen asıl hükmün davacı tarafından 03/05/2016 tarihli feragat dilekçesinde davadan feragat ettiğini bildirdiğinden davanın feragat nedeni ile bir karar verilmesini temin için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davadan feragat sebebi ile bir karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 25/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.