Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/623
Karar No: 2016/1364
Karar Tarihi: 07.03.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/623 Esas 2016/1364 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2016/623 E.  ,  2016/1364 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile ... dışındaki davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-

    Davacı, davalıların, üyesi olduğu dava dışı .... Konut Yapı Kooperatifi"nin çeşitli dönemlerde görev yapan yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri olduklarını, dava dışı kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin çeşitli adlar altında üyelerden para topladıklarını, bu paraların yerinde ve usulüne uygun kullanılmadığını, fazladan ve mükerrer tahsilat yapıldığını, alt yapı düzenlemelerine ilişkin birçok eksik imalat yapıldığını, bu eksikliklerin, .... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/102 D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, bu nedenle 6.155,78 TL zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 450,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, dava dışı kooperatifin, 08.06.2002 tarihli genel kurulda alınan karar ile tasfiye sürecine girdiğini, yapılan harcamalara ilişkin genel kurul kararları olduğunu, davacının bu kararlara yönelik herhangi bir itirazının bulunmadığını, müvekkillerinin bu genel kurul toplantılarında ibra edildiğini, alacaklı olduğunu iddia eden davacının, kooperatif tüzel kişiliğine dava açması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davalıların kooperatif yöneticisi olarak ortaklardan gereksiz ve fazla para toplamadıkları, Kooperatifler Kanunu ve TTK"nın 341. maddesi gereğince, kooperatifi zarara uğratan yöneticiler hakkında dava açmak için gerekli olan genel kurul kararının bulunmadığı, yapılan keşifte, inşaatlarda eksik ve ayıplı imalat görülmediği, TTK"nın 336. maddesi uyarınca, şartları oluştuğu takdirde yöneticiler hakkında dava açılabilecek ise de, bu davanın ancak kooperatif adına açılması gerektiği, üyelerin zarara uğrasa bile bu davayı açamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin, 11.10.2010 tarih ve 2009/3496 E., 2010/10095 K. sayılı ilamı ile, dava dilekçesi ve maddi olayın açıklanma biçimine göre, davacının kendisinden mükerrer aidat alındığını, harcamaların usulsüz ve yerinde kullanılmadığını iddia ettiği, bu şekilde talebi içinde hem doğrudan hem de dolaylı zararlarının bulunduğu, bu durumda bu taleplerin değerlendirilerek, davacının doğrudan zararlar bakımından TTK"nın 336. maddesi uyarınca, ortağın sorumlu yöneticiler hakkında kendi adına dava açabileceği gözetilerek değerlendirme yapılması, dolaylı zararlar için ise, TTK"nın 309. maddesindeki koşulların değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davacı yararına bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonunda; iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacıya ait 48 numaralı konutta ve ortak alanlarda eksik ve ayıplı imalatların bulunduğu, bunların bedelinin dava tarihi itibariyle 7.600,00 TL olduğu, davacının dolaylı zararları için TTK"nın 309. maddesindeki koşulların oluşmadığı, davacının doğrudan zararı ile ilgili talep miktarının, dava tarihi itibariyle 450,00 TL olduğu, davacı vekiline, HMK"nın 181. maddesi uyarınca davayı ıslah etmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen, davacı ve vekilince bu süre içinde ıslah dilekçesi verilmediği, harcın yatırılmadığı, bu sebeple ıslah işleminin hiç yapılmamış olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 450,00 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve ... dışındaki davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Davalı ... vekilinin temyiz istemi yönünden;
    Dairemizin 18.11.2015 tarihli geri çevirme kararı ile, hükmü aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan bir kısım davalılar yönünden temyiz eden davalılar vekilince beş adet daha temyiz yoluna başvurma harcı ile temyiz karar harcı yatırılması için HUMK"nın 434/3. maddesi uyarınca işlem yapılması istemiş olup, adı geçen davalılar vekilince, 11.01.2016 tarihli dilekçe ile müvekkilleri ..., ..., ..., ... ve ... adına harç yatırıldığı, kendisine ulaşılamayan müvekkili ... adına harç yatırılmadığı açıklanmıştır.
    01.06.1990 tarihi ve 1989/3 Esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadi Birleştirme kararı uyarınca, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına Mahkemece karar verilebileceği gibi Yargıtay tarafından da karar verilebileceği benimsenmiştir. Davalı ... tarafından temyiz yoluna başvurma harcı ile temyiz karar harcı yatırılmadığından HUMK"nın 434/3. maddesi uyarınca kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
    2- Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz istemine gelince;
    5219 sayılı Kanun ile değişik HUMK"un 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK"a eklenen Ek Madde 4"te öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2014 yılı için 1.890,00 TL"dir.
    Ddavalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilince, 450,00 TL"nin tahsiline ilişkin hüküm temyiz edilmiştir. Bu miktar, bozulan hükmün verildiği 2010 yılı kesinlik sınırı olan 1.430,00 TL"nin altında olup, bozma sonrası kararın verildiği 2014 yılı için öngörülen kesinlik sınırının da altında olduğundan, 5236 sayılı Kanun ile 1086 sayılı HUMK"a eklenen Ek Madde 4/2 hükmü uygulanamayacaktır. Bu nedenle, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    Islah, davacı tarafça isteğe bağlı olarak yapılması mümkün taraf işlemi olup mahkemece ıslah için kesin süre verilmesine ve dolayısıyla ek dava açılması her zaman mümkün olduğundan yaptırım yönünden ihtarat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
    Yargıtay 11. H.D."nin 02.10.1997 gün ve 3788 E., 6483 K; 23.11.2000 gün ve 7946 E., 9237 K; 15.2.2001 gün ve 2000/10078 E., 2001/1244 K. ve Dairemizin 27.03.2014 tarih ve 2013/7673 E., 2014/2353 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, hukuki ilişkinin varlığı, husumet gibi bazı hususlar bakımından kısmi davada verilen hüküm sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturulabilirse de, kısmi davada zararın bir kısmı dava edildiği için tüm zarar değil, sadece dava edilen tutar kesinleşir.
    Ancak, kısmi davada mahkeme itirazları dikkate alıp gerçek zararı saptamış,Yargıtay, hükmün temyizi üzerine kısmi davada alınan raporu irdelemiş ve benimsemiş ise, bu durumda kısmi davadaki raporun ek davada tarafları ve hakimi bağlıyacağı benimsenebilir. (YHGK"nın 23.02.2000 tarih ve 1195-135 sayılı ilamı)
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle davacıların doğrudan zararının tamamının işbu hüküm ile kesinleşmiş olmayıp, işbu davada talep miktarı kadar belirleme yapıldığının ve geriye kalan kısma ilişkin iddia, savunma, ve itirazların açılacak bir ek davada tartışılıp değerlendirilmesinin mümkün, gerekli ve tabiî bulunmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilince kararın temyiz edilmemiş sayılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, temyiz eden davalılardan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi