10. Ceza Dairesi 2014/15129 E. , 2019/7116 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : RİZE Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması nedeniyle mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
09.09.2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 13.02.2009 olarak yazılmasının mahkemesince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Bağlantısı nedeniyle, Dairemizin 2014/3290 esas sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
A) Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde:
13.11.2013 tarihli gerekçeli kararın sanığın son bildirdiği adres olan ... Çayeli/ Rize adresi yerine MERNİS adresi olan ... Mevkii no 13 iç kapı no:1 Çilingir Çayeli/Rize adresine tebliğe çıkarılması ve 16.12.2013 tarihinde Tebligat Kanununun 20. maddesine aykırı olarak muhatabın geçiçi olarak ikamette bulunmama sebebi belirtilmeksizin birlikte sakin kardeşine tebliğ edilmesi usulsüz olduğundan, sanığın öğrenme üzerine verdiği 17.10.2014 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilmiş ve temyiz talebinin süreden reddine ilişkin 17.11.2014 tarihli 2014/1707 D. İş sayılı karar kaldırılarak inceleme yapılmıştır.
Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin 21.05.2012 tarihli gerekçeli kararın sanığın son bildirdiği adreste 02.07.2012 tarihinde Tebligat Kanununun 20. maddesine aykırı olarak muhatabın geçiçi olarak ikamette bulunmama sebebi belirtilmeksizin birlikte sakin kardeşine tebliğ edilmesi usulsüz olduğundan, 21/05/2012 tarihli ilk karar kesinleşmediğinden, bu tebligata dayalı olarak yapılan kesinleştirme işlemleriyle sonradan verilen kararların yok hükmünde olması nedeniyle sanığın 17.10.2014 tarihli temyiz isteğinin 21/05/2012 tarihli ilk karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde ve itiraza tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK"nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, hükmün kesinleştirilerek infaza verildiği anlaşıldığından 13.11.2013 tarihli karar ve 27.03.2019 tarihli ek karar yok hükmünde olduğuna göre sanık hakkındaki hükmün İNFAZININ DURDURULMASINA, sanık bu suç nedeniyle infaz kurumuna alınmış ise SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde sanığın serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına yazı yazılmasına,
B) Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde:
Hükümden sonra UYAP sistemi üzerinden MERNİS"ten alınarak dosyasına konulan nüfus kayıt örneğinde, sanığın 04/03/2018 tarihinde öldüğünün belirtilmesi karşısında; bu hususun araştırılarak, ölmüş olduğunun tespiti halinde hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK"nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,
C) Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde:
Bağlantısı nedeniyle birlikte incelenen Dairemizin 2014/3290 esasında kayıtlı Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 21.05.2012 tarihli 2010/6 esas ve 2012/86 karar sayılı ilamına karşı sanık müdafiince verilen 26.07.2012 tarihli temyiz dilekçesinde, gerekçeli kararı 23.07.2012 tarihinde öğrendiklerini belirterek tedavi ve denetimli serbestlik kararına karşı bir itirazda bulunmadığı anlaşıldığından tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının kesinleştiği kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmesinde,
b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Yasa ile değişik TCK"nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesinde,
Zorunluluk bulunması,
2- Kabule göre;
TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceği öngörüldüğünden; duruşma için sanığa gönderilen davetiyenin “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren usulüne uygun tebligat yapılmadan ya da sanık dinlenmeden mahkûmiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 08.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.