Esas No: 2018/9058
Karar No: 2022/3062
Karar Tarihi: 16.05.2022
Danıştay 4. Daire 2018/9058 Esas 2022/3062 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/9058 E. , 2022/3062 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/9058
Karar No : 2022/3062
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, müteahhit firma ile 2010 yılında yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince şirketin aktifine kayıtlı arsasının %50 kısmının devrine karşılık, arsa üzerinde inşa edilen ve 2015 yılında teslim edilerek aktifine kaydedilen 109 adet taşınmaz nedeniyle tarh edilen ve ihtirazi kayıtla ödenen 2015 yılı kurumlar vergisinin 28.295.496,98 TL'lik kısmının yasal faiziyle iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; somut olayda, davacının maliki olduğu ve şirketin aktifine kayıtlı olan arsanın %50 sini, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müteahhide devrettiği ve karşılığında müteahhit tarafından davacıya inşa edilen 109 tane taşınmazın devredildiği, söz konusu bağımsız bölümlerin maliyet değerlerinin 63.785.152,61 TL olduğu, bu maliyet bedellerinin de Vergi Usul Kanunu'nun 267. maddesi kapsamında maliyet emsal değerinin 66.974.410,25 TL olarak dikkate aldığı ve elinde kalan %50 arsanın aktif kayıtlı değerinin de bu maliyet değerine eklendiği, davacının ilgili binalara amortisman ayırmak istediğinde binaların emsal değeri olan 209.564.736,45-TL üzerinden değil, maliyet değeri olan 68.087.251,97 TL üzerinden amortisman ayıracağının da yasa gereği olduğu, davacı şirketin binalara ilişkin kurum kazancının da binaları elinden çıkardığı zaman doğacağı, hali hazırda binaların kurumun bilançosunda aktif hesaplarına kaydedildiği, bununla birlikte kurumun aktifine kayıtlı olan arsanın %50'sinin de müteahhit firmaya devredildiği dikkate alındığında bu devirden kaynaklanan bir kurum kazancının da olacağı, davacının 2015 bilançosunun dönem sonu öz sermayesi ile dönem başı öz sermayesi arasındaki farkın da kurumun ticari kazancını oluşturacağı, davacının %50'sini müteahhitte ve %50'si kendisinde kaldığı arsasının aktifine kayıtlı değerinin 2.225.682,56 TL olup, bu arsanın kayıtlı değerinin bilanço hesaplarından çıkartılarak yerine "binalar hesabı" geldiği ve bu binalar hesabındaki kayıtlı değerinin inşaat maliyet tutarı ile kendisinde kalan %50 arsanın aktif kayıtlı değer tutarının toplamı 68.087.251,97 TL olacağı, hali hazırda bu tutardan arsanın aktif kayıtlı değer olan 2.225.682,56-TL tutarı çıkarıldığında davacının bu arsa satışında elde etmiş olduğu kurum kazancının Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesine göre bulunmuş olacağından, bu tutarın üzerindeki kurum kazancı için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen kurumlar vergisinde hukuka uygunluk bulunmadığından davacının ihtirazi kaydı kabul edilmeyerek tahsil edilen vergilerin, tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun’da öngörülen oranda yasal faiz uygulanmak suretiyle davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı İdare tarafından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplandığı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun "ticarî kazanç" hakkındaki hükümleri uygulanacağı, Gelir Vergisi Kanunu'nun 59. maddesinin son fıkra hükmünün de dikkate alınacağı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:1. İşletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, 2. İşletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41. maddeleri hükümlerine uyulacağı düzenlemesine yer verildiği, davacı ile müteahhit arasında "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi" imzalandığı, sözleşmeye göre paylaşım oranının %50 -%50 olarak belirlendiği, sözleşme kapsamındaki inşaatların 2015 yılı içinde tamamlandığı ve müteahhit tarafından davacıya düşen payın teslim edildiği, bu kapsamda müteahhit firma tarafından teslim edilen binaların Vergi Usul Kanunu'nun 267. maddesi uyarınca emsal bedelinin 209.564.736,45TL olan tutar kadar davacı adına fatura düzenlendiği ve katma değer vergisi yönünden de esas alındığı, bu doğrultuda arsa sahibine verilecek taşınmazların emsal bedelinin ticari kazancın tespitinde hasılat olarak dikkate alınması gerektiği, davacı tarafından ihtirazi kayıtla ödenen vergilerde hukuka aykırılık olmadığı belirtilerek anılan kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu haksız yere fazladan alınan kurumlar vergisinin iadesi gerektiği ileri sürülerek temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 16/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.