Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/13679
Karar No: 2017/337

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2014/13679 Esas 2017/337 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2014/13679 E.  ,  2017/337 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. Madde İle Görevli)
    SUÇ : Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, örgüte üye olmak, yağma, kasten yaralama, tehdit, 6136 sayılı Yasaya aykırılık, sahtecilik, çalışma hürriyetinin ihlali
    HÜKÜM : Mahkumiyet, Beraat, Temyiz isteminin reddine

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    ... Cumhuriyet Başsavcılığının 10.05.2006 tarih 2006/191 soruşturma, 2006/106 Esas ve 2006/56 İddianame numarası ile sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 106/2. maddesinde düzenlenen tehdit suçundan cezalandırılması için iddianame düzenlendiği halde söz konusu suç için hüküm kurulmamış ise de, zamanaşımı içerisinde karar verilmesi olanaklı görülmüştür.
    I- Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında yakınan ..."ya yönelik kasten yaralama; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ..."a yönelik tehdit suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    .Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında yakınan ..."ya yönelik eylemlerine uyan 765 sayılı TCK.nun 456/2, 457/1. maddesinde belirtilen etkili eylem; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ..."a yönelik eylemlerine uyan 765 sayılı TCK.nun 188/3. maddesinde belirtilen tehdit suçları için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 102/3, 104/2. maddeleri ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun aynı suçlara uyan 86/1, 86/3-e, 87/3, 106/2, 66/1-d, 67/4. maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında, zamanaşımı bakımından 765 sayılı Yasa hükümlerinin sanıklar yararına olması ve aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımının, suç tarihi olan 23.04.2005 tarihinden inceleme gününe kadar geçmiş bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ... ve ... savunmanları, sanık ... ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
    II- Sanık ..."nın hakkında verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dosya içeriğine ve gerekçeye göre, sanık ..."nın yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali suçu ile suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan mahkumiyetine karar verildiği, gerekçeli kararın sanığa 23.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın 03.01.2011 tarihinde yasal süresinden sonra hükmü temyiz ettiği, ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/02/2011 gün, 2006/325 esas ve 2010/276 sayılı ek kararıyla temyiz isteminin reddine karar verdiği, sanığın hakkında verilen hükmü yasal süresi geçtikten sonra temyiz ettiği anlaşılmakla; sanığın temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan ... 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/02/2011 gün, 2006/325 Esas ve 2010/276 Karar sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın isteme uygun olarak ONANMASINA,

    III-Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, sanıklar ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak; sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik yağma; sanıklar ... ve ... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

    Sanıklar hakkında TCK"nın 58/9. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına hükmedilmemişse de, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilmiştir.

    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    Ancak;

    Sanıkların, hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK"nın 53/1-a-b-c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; ancak, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildiği takdirde, kendi altsoyları üzerinde TCK"nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluklarının sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ... ve sanıklar ..., ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK"nın 53. maddenin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine, "Sanıkların, kasten işlemiş oldukları suç için hapis cezasıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak, TCK"nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1.maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamalarına" cümlesinin yazılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

    IV- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında, yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali; sanık ... hakkında yakınan ..."ye yönelik yağma; sanık ... hakkında, yakınan ..."ya yönelik silahla tehdit; sanıklar ... ve ... hakkında, 6136 sayılı Yasaya muhalefet; sanık ... hakkında, sahtecilik suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    1-) Sanık ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali; sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik yağma; sanıklar ... ve ... hakkında, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından verilen hükümlere yönelik incelemede;
    Sanık ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali; sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik yağma; sanıklar ... ve ... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından 5271 sayılı CMK"nın 170/3 ve 225/1. maddelerinde öngürülen yönteme ve biçime uygun olarak açılmış dava bulunmadığı halde, sanık ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik eylemi ile sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik eylemi nedeniyle yağma suçundan; sanıklar ... ve ... hakkında ise 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından iddianame düzenlettirilip kamu davası açtırılmadan, sanıkların anılan suçlardan hükümlülüklerine karar verilmesi,
    2-) Sanık ... hakkında yakınan ..."ye yönelik yağma suçundan verilen hükme yönelik incelemede;
    Sanık ... hakkında yakınan ..."ye yönelik eylemi nedeniyle ... Cumhuriyet Başsavcılığının 10.05.2006 tarih 2006/191 soruşturma, 2006/106 Esas ve 2006/56 numaralı iddianamesiyle 5237 sayılı TCK"nın 106/2. maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmesine rağmen, öncelikle 5271 sayılı CMK"nın 226. maddesi uyarınca sanığa ek savunma hakkı verilmeden yargılamaya devamla yağma suçundan mahkumiyetine hükmedilmek suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
    3-) Sanıklar ... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali suçundan verilen hükümlere yönelik incelemede;
    Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    Ancak;
    Oluş ve dosya içeriğine göre; yakınanlar ... ve ...’ın galeri işlettikleri, sanıkların işyerine gelip gitmelerinden rahatsız oldukları ve gelmelerini istemeyince sanık ...’ın 2005 yılı Nisan ayı içerisinde “siz beni tanımıyorsunuz, ...’dan adamlarım gelecek, sizinle görüşeceğiz, sizin kaleminizi kırdım” diye tehdit ettiği ve akabinde birçok adamını sanık ... öncülüğünde yakınanların işyerine gönderdiği, yakınanların korkarak işyerlerini başkasına kiraya vermek istedikleri, bunun üzerine sanık ...’un telefon ile yakınan İdris"i “dayı orayı kiraya mı veriyorsun, oraya gelecek adamın anasını avradını sinkaf ederim, evine geliyorum, görüşeceğiz” diye tehdit ettiği, aynı gün sanık ...’ın yakınan İdris’in evine gidip “senin kalemini kırdık, seninle hesaplaşacağız” diyerek tehdit ettiği, bu sırada sanıklar ..., ..., ..."un silahlı olarak evin önünde bekledikleri, tanıklar ... ile ...’ya “eşine söyle dükkana gelmesin, dükkan bizim oldu, eşini vurduracağım”, “senin ve kocanın işi bitti, sizin sonunuz geldi, kızınız üniversitede biliyoruz” dedikleri, sanıkların, yakınanları tehdit ederek işyerlerine gitmelerini engellemek suretiyle yakınanlara ait işyerine el koydukları, yakınanlara bu iş yerinin artık kendilerine ait olduğunu söyledikleri olayda; sanıkların eyleminin bütün halinde yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun vasfında ve delillerin takdirinde yanılarak yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

    4-) Sanık ... hakkında yakınan ..."ya yönelik silahla tehdit suçundan verilen hüküme yönelik incelemede;

    2005 yılı Ağustos ayı içerisinde yakınan ..."nın düğün konvoyunda para istenmesi olayından dolayı hakkında beraat kararı verilen sanık ..."le tartıştığı, sanık ..."ın yeğeni olması nedeniyle bu duruma sinirlenen sanık ...’ın sanık ...’a silahı vererek, sanıklar ... ve ...’e “gidin evin önünde sıkın” şeklinde talimat vermesi üzerine sanıklar ... ve ...’ın yakınanın evinin önüne gittikleri, sanık ..."ın yakınanın evine doğru üç el silahla ateş ettiği, kurşunların mutfak duvarına isabet ettiği, duvarda 3 adet kurşun izinin tespit edildiği, olay yerinden 1 adet 9 mm. çaplı boş kovanın ele geçtiği, sanık ..."ın aşamalardaki ifadelerinde olayı doğruladığı olayda; yaş küçüklüğü nedeniyle sanık ... hakkında tefrik kararı verildiğinin anlaşılması karşısında; adı geçen sanık hakkında dava dosyasının araştırılıp getirtilmesi, mümkünse her iki dosyanın birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde dava dosyalarının aslının ya da onaylı örneklerinin denetime olanak sağlayacak şekilde dava dosyası içerisine konulduktan sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

    5-) Sanık ... hakkında sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik incelemede;

    Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    Ancak;

    Sanık ..."nin güvenlik güçleri tarafından yakalandığında kardeşi olan ..."nin kimlik bilgilerini vererek hakkında kamu davası açılmasına sebep olduğu anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun vasfında ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali; sanık ... hakkında yakınan ..."ye yönelik yağma; sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik yağma; sanıklar ..., ..., ... ve ... savunmanlarının; sanık ... hakkında yakınan ..."ya yönelik silahla tehdit; sanık ... hakkında sahtecilik suçlarından verilen hükümler yönünden o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sanık ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali; sanık ... hakkında yakınan ..."e yönelik yağma; sanık ... hakkında yakınan ..."ye yönelik yağma ile yakınan ..."ya yönelik silahla tehdit; sanıklar ... ve ... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçları açısından diğer yönleri incelenmeksizin, hükmün açıklanan nedenlerle isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA, sanıklar ... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik çalışma hürriyetinin ihlali suçu yönünden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi
    aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış haklarının korunmasına, 08/02/2017 tarihinde, Üye ..."un genel usule ilişkin muhalefetiyle ve oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY:

    6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.
    Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay"a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;
    5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi "kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi" ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay"da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.

    Şöyle ki;

    1- Özel Yetkili Mahkemeler, "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Ağır Ceza Mahkemeleri" arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.
    Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırıldığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.
    2- Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK"nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay"da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36; "Kanunî Hâkim Güvencesi" başlıklı 37; "Suç ve Cezalar" başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.

    Görüldüğü üzere;

    Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.

    Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.

    Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.

    Şöyle ki;

    Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
    Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; ..., yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.
    Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.



    .


    .

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi