1. Hukuk Dairesi 2016/7005 E. , 2019/2724 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ...’nin ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını davalı kızı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, daha sonra davalı ...’un da ... ada ... parsel sayılı taşınmazı diğer davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescile, aksi halde ... ada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden bedele karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, muvazaanın olmadığını, devirlerin bedeli karşılığında yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’inn 10.03.2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları; ... ile ...’un kaldıkları, mirasbırakanın çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazı 16.04.2013 tarihinde, ... ada ... parsel sayılı taşınmazı ise 13.03.2008 tarihinde, davalı ..."a, ...’un da 18.11.2013 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, dinlenen tanıklar davalı ...’un hem annesine hem de babası mirasbırakana baktığını, 13.03.2008 tarihinde davalı ..."a ... ada ... parsel sayılı taşınmazın bedelsiz devredildiğini bildirmişlerdir. Toplanan tüm delillerden ... sayılı parselin temlikinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Oysa, çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalı kızı ...’a satış şeklinde temlik edildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakının gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır.
O halde, yukarıda değinilen somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde ... sayılı parselle ilgili miras bırakanın amacının mal kaçırmak olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz el değiştirmiş olup, son tapu kayıt maliki ...’ın kötü niyetli olduğu yolunda dosyaya delil ibraz edilmemiştir.
Hal böyle olunca, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz bakımından tapu iptali ve tescil talebinin reddedilmesi, bedel isteğinin değerlendirilmesi, ... parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davanın reddedilmesi gerekirken yanılgıyı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.