16. Hukuk Dairesi 2020/4389 E. , 2021/3331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 109 parsel 7648,05 metrekare, 101 ada 110 parsel 25385,58 metrekare yüzölçümleri ve tarla vasfı ile davalı ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, dava dilekçesinde; kadastro sırasında davalı adına ... Köyü sınırları içinde belgesizden tespiti yapılan taşınmazların toplamının 130.835,98 metrekare olduğunu, 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde belirtilen taşınmaz miktarının aşıldığını, davalı adına tespit edilen taşınmazlardan 101 ada 109 sayılı taşınmazın meşelik vasfında, 101 ada 110 parselin ise kullanılmayan arazi niteliğinde olduğunu belirterek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptalini ve taşınmazların Hazine adına tescillerine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine, 18.07.2013 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide belirtilen (C) harfi ile gösterilen davalıya ait 15.447,36 metrekarelik tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Hazine, dava konusu taşınmazlar yönünden, davalı taraf lehine edinme koşullarının gerçekleşmediği ve ayrıca davacı adına tescil edilen yerlerin, belgesizden zilyetlikle edinme sınırı olan 100 dönüm miktarından fazla olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Bu duruma göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, öncelikle zilyetlikle iktisaba ilişkin diğer koşulların davalı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği ve gerçekleşmiş ise belgesizden zilyetlikle edinilebilecek 100 dönüm sınırının aşılıp aşılmadığı noktasındadır. Mahkemece, mahalli bilirkişi ve davalı tanık beyanları ile bilirkişi raporlarına göre, davaya konu edilen 101 ada 109 ve 110 parsel sayılı taşınmazların özel mülkiyete konu tarım arazisi vasfında oldukları, davalının dayandığı 1936 tarih 45 tahrir numaralı vergi kayıtlarının kısmen taşınmazlara uyduğu ve taşınmazların Hazine arazisi vasfında olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Davalının dayandığı vergi kaydının revizyon görüp görmediği araştırılmamış, yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tanıklardan vergi kaydının hudutları sorularak göstermeleri sağlanmamış, vergi kayıt maliki ile davaclılar arasındaki akdi ya da ırsi bağ tespit edilmemiştir. Kaldı ki vergi kaydı mülkiyet belgesi olmayıp zilyetlikle birleşmediği takdirde değer taşımayacağı gibi, "dere" hudutları itibariyle değişir sınırlı olan bu kayıtlar ancak miktarıyla geçerlidir Hukuki durum böyle olduğu halde, yöntemince zilyetlik araştırılması yapılmamış ve Mahkemece davalılar yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmaksızın hüküm verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davalının dayandığı vergi kayıtlarının revizyon durumu araştırılmalı, başka taşınmazlara revizyon gördüğü takdirde bu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları, tapu kayıtları, varsa kesinleşme şerhli mahkeme ilamları dosya içerisine alınmalı, çekişmeli taşınmazların tespit tarihi olan 2007 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarından en az üç adedi Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, 3 ziraat mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti eşliğinde yeniden keşif yapılmalı; keşif sırasında davalının dayandığı vergi kayıtları hudutları tek tek okunmak ve yerel bilirkişilerden sorulmak suretiyle zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, ayrıca yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde zilyet edildiği,vergi kayıt maliki ile davalı arasında akdi ya da ırsi bir bağ olup olmadığı ayrı ayrı sorulup olaylara dayalı somut bilgileri alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, fen bilirkişisine, vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri, düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli ve uyup uymadıkları komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla da denetlenmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı ve böylelikle çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle hava fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazların zirai faaliyete konu olup olmadığı, üzerlerindeki zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı ve komşu parseller ile dava konusu taşınmazlar aralarında nitelik farkı bulunup bulunmadığı hususunda bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve önceki raporları da irdeler şekilde rapor istenmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.