8. Hukuk Dairesi 2010/1770 E. , 2010/4927 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.07.2009 gün ve 10/158 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... Barın tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; mülkiyeti ölen ... oğlu 1308 doğumlu ...’na ait iken, ölümü ile mirasçıları olan vekil edenleri ve diğer davalılara intikal eden 102 ada 24, 101 ada 51 sayılı parsellerin kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalılar adına tesbit ve tescil edildiğini açıklayarak anılan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ..., iddianın doğru olduğunu ve davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalı ..., 1987 yılında dedesinin ölümünden sonra kur"a çekilerek paylaşımın yapıldığını, herkesin yerinin belirlendiğini ve tapularını aldığını, bu nedenle davayı kabul etmediğini ve açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılardan Ahmet Barın ve ...’na dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamışlar ve herhangi bir beyanda bulunmamışlardır.
Mahkemece davanın kabulüne denilmek suretiyle hüküm kurulması üzerine karar davalılardan Ahmet Barın tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, gerek kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararda sadece “davanın kabulüne denilmek suretiyle” hüküm kurulmuş, iptal ve tescilden söz edilmemiştir. Hükmün bu haliyle infazı olanaklı değildir. Davalı ... Barın’ın temyiz dilekçesinin kapsamı ve sonuç kısmı bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece verilen hükmün bir bütün olarak bozulması isteğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Sadece yargılama gideri yönünden temyiz edildiğinin kabulü mümkün değildir. Bu bakımdan esas ve öncelikle hüküm fıkrasının kuruluşu yönünden inceleme yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Az önce de açıklandığı gibi kısa kararda davanın kabulüne denilmiş ve aynı ibare gerekçeli kararın hüküm fıkrasında da tekrarlanmıştır. Davacılar vekili, dava dilekçesinde 102 ada 24 ve 101 ada 51 sayılı parsellerin davalılar adına bulunan tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tescili isteğinde bulunmuştur. İptal ve tescile karar verilmeden sadece davanın kabulüne denilmek suretiyle hükmün infaz edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bir kararda bulunması gereken hususlar HUMK.nun 388. maddesinde bentler halinde sıralanmıştır. Anılan kanunun 388/5.bendinin 2.fıkrasında; “Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve kanuni hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” denilmektedir. Aynı kanunun 389. maddesinde ise; “verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanun maddelerinin kapsamları gözetildiğinde verilen hükmün bu haliyle infaz edilmesi duraksama yaratmaktadır.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; öncelikle HUMK.nun 388 ve 389. maddeleri gözetilerek yöntemine uygun bir biçimde hüküm fıkrasının kurulması gerekirken iptal ve tescile karar verilmeden yazılı biçimde sadece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı ... Barın’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 1.725,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.