Esas No: 2022/529
Karar No: 2022/1779
Karar Tarihi: 16.05.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/529 Esas 2022/1779 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/529 E. , 2022/1779 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/529
Karar No : 2022/1779
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACILAR) : I- … T.A.Ş. … Derneği
II- …
VEKİLLERİ : Av. …
2- (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALILAR : 1- … Birliği
VEKİLİ : Av. …
2- … T.A.Ş. … Vakfı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2019/7340, K:2021/2704 sayılı kararının, davacı tarafından davanın görev yönünden reddine ilişkin kısmının, davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ise lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmemesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sosyal Güvenlik Kurumunun Türkiye Bankalar Birliğine gönderdiği "Bayram İkramiyesi" konulu, … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2019/7340, K:2021/2704 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2, 14 ve 15. madde hükümlerine yer verildikten sonra;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. maddesinde, "Bu Kanun'da aksine hüküm bulunmayan hâllerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmüne yer verilmek suretiyle, 5510 sayılı Kanundaki iş ve işlemler hakkında genel düzenleme yapıldığı ve aksine hüküm bulunmayan hâllerde, kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak iş mahkemelerinin gösterildiği,
İş mahkemelerinin, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslaşmış adli yargı mahkemeleri olduğu, sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı,
Dava konusu uyuşmazlığın, 18/05/2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 23. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na eklenen Ek 18. madde gereğince, Kurumca 5510 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, ödemenin yapılacağı tarihte gelir / aylık alma şartıyla Ramazan ve Kurban Bayramlarında 1.000,00 TL tutarında ödenmekte olan bayram ikramiyelerinin, 506 sayılı Kanun'un Geçici 20. maddesi kapsamındaki banka sandıklardan gelir /aylık alanlara da ödenmesi gerektiğine ilişkin açık bir mevzuat hükmü bulunmadığından, bu konudaki insiyatifin banka sandık vakıflarında olduğuna ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı işleminden kaynaklandığı,
Bu durumda; 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıktığı açık olan uyuşmazlığın adli yargı mercilerince (iş mahkemelerince) görülüp çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, ancak vekâlet ücretine hükmedilmemiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, temyize konu Daire kararının tarafına usulsüz tebliğ edildiği, bu sebeple tebligata muttali olduğunu belirttiği 01/11/2021 tarihine göre yahut ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılacağından yasal süresi içinde temyiz başvurusunda bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği; Danıştay Onbirinci Dairesinin 24/09/2013 tarih ve E:2013/2271, K:2013/8215 sayılı kararında, "dava konusu işlemle 506 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun geçici 20. maddesi kapsamındaki sandıkların vakıf senedi hükümleri doğrultusunda bağladıkları aylıklarla ilgili olarak 6283 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile 5510 sayılı Kanun'a eklenen geçici 39. maddesi çerçevesinde yapılması gereken işlemin düzenlendiği, bu hâliyle iptali istenilen işlemin ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlem niteliğinde olduğu göz önüne alındığında davanın görüm ve çözümünün ilk derece mahkemesi olarak Danıştayın görevinde bulunması" gerekçesiyle görev yönünden verilen ret kararın bozulduğu, bu davada yargılamanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda devam ettiği, buna istinaden Daire kararının hukuka aykırı olduğu,
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331/2. maddesinde "davaya bir başka mahkemede devam edilmesi" hâlinin düzenlendiği, oysa yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarında, davaya başka bir mahkemede devam edilmesinin söz konusu olmadığı, kendine has usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir davanın söz konusu olduğu ve bu davanın adli yargı yerindeki davanın devamı niteliğinde olmadığından, Daire kararında Kurumları lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından, davacının yasal süresi dışında yaptığı temyiz talebinin reddi gerektiği; davalı Türkiye Bankalar Birliği tarafından ayrıca, davacının işaret ettiği davanın emsal bir dava olarak kabul edilemeyeceği, Dairece verilen kararın hukuka ve usule uygun olduğu, davada taraflarına husumet yöneltilmesinin kanuna aykırı olduğu, hukuken üyesi bankaları mahkemelerde temsil eden bir kuruluş vasfına sahip de olmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'ÜN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi; davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumunun temyiz isteminin ise kabulü ile Daire kararının, kararda vekâlet ücreti yönünden hüküm kurulmaması nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
18/05/2018 tarih ve 30425 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7143 sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na eklenen Ek 18. madde ile, Kurumca 5510 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, ödemenin yapılacağı tarihte gelir / aylık alma şartıyla Ramazan ve Kurban Bayramlarında 1.000,00 TL tutarında bayram ikramiyesi ödenmesine ve bedellerinin Hazinece karşılanmasına karar verilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Türkiye Bankalar Birliğine gönderdiği, … tarih ve … sayılı "Bayram İkramiyesi" konulu yazı ile, 506 sayılı Kanun'un Geçici 20. maddesine tabi olan sandıklardan gelir / aylık alanlara, bayram ikramiyesi ödeneceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, bayram ikramiyelerinin ödenmesi konusunda insiyatifin banka sandık vakıflarında olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
Türkiye Bankalar Birliği de bu yazıyı, Banka Sandık Vakıflarına göndermiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinde; Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, kararın tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği hükme bağlanmış, 8. maddesinde ise; bu Kanunda yazılı sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, tatil günlerinin sürelere dahil olduğu, ancak, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, 2577 sayılı Kanun'un 48. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; ilgili yargı mercii tarafından temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğinin ardından, karşı tarafın, otuz günlük temyiz dilekçesine cevap verme süresi içinde, daha önce kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği cevap dilekçesi ile temyiz isteminde bulunması mümkündür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin 1. fıkrasında; kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararlarda bulunacak hususlar" başlıklı 24. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, kararlarda, yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği hüküm altına alınmış, aynı Kanun'un 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde; avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu hükmüne yer verilmiş, Kanun'un 326. maddesinde ise; yargılama giderlerinin aleyhinde hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 6. maddesi ile, idareleri idari yargı mercilerinde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış; aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 14. maddesinde ise, "Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi hâlinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacıların temyiz istemi yönünden;
Dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onikinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2019/7340, K:2021/2704 sayılı kararının, davacılar vekilinin -elektronik tebligat adresini (UETS) aktif etmemesi sebebiyle- dava dilekçesinde gösterdiği adrese tebligata çıkarıldığı, tebligat sırasında adresinde bulunmaması ve komşusunun adliyeye gittiğine dair beyanı üzerine, tebliğ memurunca bu hususun tebliğ evrakına şerh düşüldüğü ve tebligatın, 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen usüle uygun olarak, kapıya ihbarname yapıştırılmak, komşuya haber verilmek ve karar muhtar imzasına tebliğ edilmek suretiyle 18/10/2021 tarihinde yapıldığı, bu tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlayan otuz günlük temyiz süresinin son gününün 17/11/2021 tarihi olduğu, ancak davacının, bu süreyi geçirdikten sonra, tebligatın usulsüz olduğu iddiasıyla 29/11/2021 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, 2577 sayılı Kanun'un yukarıda anılan 48. maddesi uyarınca, davacılar vekili tarafından davalı idarenin temyiz dilekçesine cevap verme süresi içinde temyiz isteminde bulunulması mümkün ise de; Sosyal Güvenlik Kurumunun temyiz dilekçesine karşı davacılar vekili tarafından otuz günlük yasal süre içinde temyiz dilekçesine cevap verilmediği görülmektedir.
Bu durumda; Tebligat Kanunu'na uygun olarak 18/10/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olan karara karşı 30 günlük yasal süre geçirildikten sonra 29/11/2021 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile yapılmış olan davacıların temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumunun temyiz istemi yönünden;
Uyuşmazlıkta, Sosyal Güvenlik Kurumunun yargılama sürecinde avukat aracılığıyla temsil edildiği ve yasal süresi içinde idare adına savunma dilekçeleri verildiği, Danıştay Onikinci Dairesi tarafından yapılan yargılama sonucunda "davanın görev yönünden reddine" karar verildiği, dolayısıyla, davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumunun 659 sayılı KHK hükümleri uyarınca vekâlet ücretine hak kazandığı, buna rağmen kararda anılan idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmediği görülmektedir.
Bu durumda, dosya kapsamından, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden avukat tarafından hukuki yardımda bulunulduğu görüldüğünden, davanın görev yönünden reddine karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hükmedilmemesi yönünde tesis edilen temyize konu Daire kararının vekâlet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine; davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumunun temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle görev yönünden reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2019/7340, K:2021/2704 sayılı kararının temyize konu davalı Sosyal Güvenlik Kurumu lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 16/05/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2 nci maddesinde, idari dava türleri; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101 inci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu uyuşmazlığın, 18/05/2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 23 üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 18 inci madde gereğince, Kurumca 5510 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, ödemenin yapılacağı tarihte gelir/aylık alma şartıyla Ramazan ve Kurban Bayramlarında 1.000,00 TL tutarında ödenmekte olan bayram ikramiyelerinin, 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki banka sandıklardan gelir/aylık alanlara da ödenmesi gerektiğine ilişkin açık bir mevzuat hükmü bulunmadığından, bu konudaki inisiyatifin banka sandık vakıflarında olduğuna ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı işleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ortada 5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde vurgulandığı gibi, anılan Kanunun uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkmış bir uyuşmazlık bulunmayıp, "idarenin tek yanlı iradesini ortaya koyan" ve genel nitelikte bir idari işlem bulunduğundan, bu işlemin hukuka aykırı olduğundan dolayı iptali istemiyle açılan davanın idari yargı yerince görülüp çözümlenmesi gerekmekteyse de, Dairece davanın görev yönünden reddine karar verildiği görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında dilekçelerin görev ve yetki; idari merci tecavüzü; ehliyet; idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı; süre aşımı; husumet ve 3 üncü ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği kurala bağlanmış olup, anılan maddenin altıncı fıkrasında yer alan "Yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15 nci madde hükmü uygulanır." hükmü gereğince, üçüncü fıkrada belirtilen hususların temyiz aşamasında da re'sen araştırılacağında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
"Görev ve yetki"nin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, taraflarca ileri sürülmese dahi re'sen araştırılması gerektiğinden, taraflardan birinin temyiz süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunmamasının diğer taraf yönünden bu konuda usuli müktesep hak oluşturacağından hareketle görev ve yetki konusunun geçilerek 14 üncü maddenin üçüncü fıkrasında sayılan diğer hususlar yönünden inceleme yapılması, anılan maddede açıkça vurgulanan "sırasıyla" inceleme yükümlülüğüne aykırılık teşkil edecektir.
Bu itibarla, Dairece işin esasına girilmeyip, davanın görev yönünden reddine ilişkin verilen kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararlarda bulunacak hususlar" başlıklı 24. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği hüküm altına alınmış; aynı Kanun'un 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde; vekâlet ücretine yargılama giderleri arasında yer verilmiş ve 326. maddesinde; Kanun'da yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, temyiz incelemesi sonunda, Danıştayın; kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik ve yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı kuralı yer almaktadır.
Yukarıda anılan Kanun maddelerinin değerlendirilmesinden, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın vekâlet ücreti yönünden hukuka uygun olmadığına yönelik kararda yer alan tespitlere katılmakla birlikte, Daire kararının temyize konu davalı Sosyal Güvenlik Kurumu lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.