1. Hukuk Dairesi 2019/698 E. , 2019/2716 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı ... Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 28.03.2013 gün, 2010/380 Esas, 2013/162 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 25.10.2018 gün ve 2015/18315 Esas 2018/13949 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, söz konusu satış işleminde muvazaa olgusundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...mirasbırakanın yaptığı inanç sözleşmesine dayalı olarak tereke adına açılması gerekirken miras payı oranında açılan davanın görülemeyeceği gibi böylesi bir iddianın da yazılı belge gibi kesin delillerle ispatlanması gerektiği ve böyle bir belge de ibraz edilmediği de gözetilerek..” açıklaması ile onanmış, davacılar vekilince karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1924 doğumlu mirasbırakan ...’in 03.09.2010 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak torunları olan davacılar ..., ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ... ve ...’ı bıraktığı, mirasbırakanın ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını 05.05.2009 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yaparak çekişmenin giderilmesi konusunda gözetilmesi gerekli yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak hakime aittir.
Somut olaya gelince, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre davanın ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olduğu ve miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir.
Davacılar dışında başkaca mirasçılar bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği ( Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi ) tartışmasızdır.
O halde, ehliyetsizlik ve hile hukuki sebeplerine dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunduğu söylenemez .
Öte yandan, tereke adına dava açılmadığına göre terekeye mümessil tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmez.
Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, öte yandan tereke adına dava açılmadığına göre terekeye mümessil tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmeyeceği anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiş olması bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur.
Anılan bu hususlar, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme üzerine belirlendiğinden, Dairenin, 25.10.2018 tarih, 2015/18315 Esas 2018/13949 Karar sayılı onama kararının gerekçesinin ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 28.03.2013 tarihli, 2010/380 Esas, 2013/162 Karar sayılı kararı yukarıdaki gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğru olduğu, karar düzeltme dilekçesinde yazılı diğer nedenler HUMK."nun 440.maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığından 6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.