Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19222
Karar No: 2014/5427
Karar Tarihi: 06.03.2014

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/19222 Esas 2014/5427 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, işvereninin kendisini işten çıkardığını ve kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ve ücret alacaklarını talep etmiştir. Ancak işveren, davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, alacağı olmadığını iddia etmiştir. Mahkeme, taraflar arasındaki sözleşmenin belirli bir tarihte sona erdiğini ve davacının ibraname ile kıdem ve ihbar tazminatı konusunda işvereni ibra ettiğini tespit etmiştir. Mahkeme, ibranamenin iş ilişkisi devam ederken düzenlendiği için geçersiz olduğuna karar vermiştir. Ayrıca ibranamede miktar belirtilmemesi ve ödemenin banka kanalıyla yapılmamış olması nedeniyle de ibranamenin geçerli olmadığına hükmedilmiştir. Mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğuna, taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi ya da diğer tarafın/kaynakların hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra sözleşmesinin geçersiz olduğuna ve işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterdiğine karar vermiştir. Ayrıca işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibra sözleşmesinin konusu olamayacağı, miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde irade fesadı denetimi yapılması gerektiği, işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmazken savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 132, 818 sayılı Borçlar Kan
7. Hukuk Dairesi         2013/19222 E.  ,  2014/5427 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)
    Tarihi : 16/05/2013
    Numarası : 2011/593-2013/250

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı, 0/11/2007-13/07/2011 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, işten çıkarıldığını işe alınmayarak öğrendiğini, alınan yönetim kurulu kararını maille daha sonradan öğrendiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
    Davalı, davacının iş akdinin feshedilmediğini, 11.01.2011 tarihinde işten kendi isteği ile ayrıldığını, alacağının bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dosyadaki belgelere göre taraflar arasındaki ilk sözleşmenin 11/01/2011 tarihinde sona erdiği ve davacının dosyada mevcut 11/01/2011 tarihinde tanzim edilen ve mahkemece de hukuken geçerli görülen ibraname ile davacının davalı işvereni kıdem ve ihbar tazminatı yönünden ibra ettiği, dosya kapsamına göre akdin tazminat gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin ispatının davalı işverene ait olduğu, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğini gösterir bilgi ve belge olmadığından feshin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132. maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
    İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlülüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
    Dairemizin içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir
    İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez
    İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
    Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
    İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir.Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
    İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
    Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
    Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
    İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir.Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
    İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K.)
    Somut olayda; davacının çalışması mahkemenin kabulü gibi kesintisiz olarak 10.03.2008-27.06.2011 tarihleri arasında olmakla beraber mahkemece itibar edilen 11.01.2007 tarihli ibranamede miktar belirtilmeden davacının hak ve alacaklarının banka vasıtasıyla ödendiğinin belirtildiği anlaşılmakla bu belgeye istinaden davacıya yapılan gerçek bir ödeme varsa bankadan ödemeye ilişkin kayıtlar getirtilmeli, ödeme varsa yapılan ödeme miktarları dikkate alınarak davacının iş akdinin feshedildiği 27.06.2011 tarihine kadar olan tüm çalışma süresi için hesap edilen işçilik alacaklarından mahsup edilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi