3. Hukuk Dairesi 2019/2425 E. , 2019/9895 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 10/12/2019 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Bandırma-Bursa-Yenişehir Hızlı Tren projesi kapsamında, Bursa-Yenişehir kesiminde aç kapa tünellerinin yapım işinin alt yüklenicisi olduğunu, yüklendiği işin büyük kısmını tamamladığını ancak ekonomik sıkıntılar nedeni ile kalan kısmın davalı şirket ile oluşturulacak adi ortaklık tarafından tamamlanmasına karar verildiğini, 17/08/2012 tarihinde resmi ve ticari işlerin her iki şirketin kayıtları üzerinden yürütüleceği, her iki şirketin işçi ve ekipmanlarının kullanılacağı, üst yüklenici firmadan alınacak iş bedelinden masraflar düşüldükten sonra artacak net karın eşit şekilde paylaşılması hususlarında davalı şirket ile şifahi olarak anlaştıklarını, adi ortaklığın 23/08/2012 tarihinde eylemli olarak faaliyetine başladığını, adi ortaklığın üst yüklenici firmanın bilgi ve rızası dahilinde kurulduğunu, bu nedenle üst yüklenici ile arasındaki taşeronluk sözleşmesinin feshedildiğini ve adi ortaklık anlaşmasına uygun olarak aynı koşullarla üst yüklenici ile davalı şirket arasında taşeronluk sözleşmesinin imzalandığını, adi ortaklığın tünel inşaatını tamamladığını, ancak iş bedelinin büyük bir kısmını üst yükleniciden tahsil etmesine rağmen davalı şirketin kar payını vermediğini ileri sürerek; adi ortaklığın tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla payına düşen kardan şimdilik 10.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davanın, ikametgahının bulunduğu Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini, esas yönünden ise davacı şirket ile aralarında bir adi ortaklığın mevcut olmadığını, davacı şirketin taşeronluk sözleşmesinin üst yüklenici tarafından feshi üzerine aynı işe taşeronluk sözleşmesi imzalayarak başladığını, ancak davacı şirket ile üst yüklenici arasındaki tasfiyenin tamamen sonlandırılmamış olması ve kendisine ait iş makinelerinin başka işlerde çalışıyor olması nedeniyle davacı şirkete ait iş makinelerini bir süreliğine kiraladığını, davacı şirket tarafından sunulan ödeme ve mahsuplaşmaya dair yazıların da iş makinelerinin kiralanmasına ilişkin olduğunu, aniden işi istlenmesi nedeniyle davacı şirkette çalışmış olan işçilerin bir bölümünü işe aldığını, bu işçilerin önceki sigorta prim borçlarını ödemek zorunda kaldığını, sonrasında bu ödemeyi davacı şirketten tahsil ettiğini, davacı şirketin İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği dilekçede kendisi ile bir ortaklığının olmadığını, aralarındaki ilişkinin makine kiralamasından ibaret olduğunu bildirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle usulden reddine dair verilen 24/06/2015 tarihli karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 11/04/2017 tarihli ve 2016/3557 E. 2017/5011 K. sayılı ilamıyla;
(...Somut olayda, taraflar arasında Bandırma-Bursa-Yenişehir Hızlı Tren projesi kapsamında Bursa-Yenişehir kesiminde aç kapa tünellerinin yapım işi için bir adi ortaklık sözleşmesi kurulduğu ileri sürülmüştür.
Bu durumda, mahkemece; davalının ikametgahı mahkemesi yanında, sözleşmenin ifa edileceği Bursa mahkemelerinin de yetkili olduğu, davacının seçimlik hakkını sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde dava açmak suretiyle kullandığı gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davacının üçüncü kişilere yaptırdığı işlere ilişkin olarak alındığını beyan ettiği faturaların üst yüklenici ile yaptığı sözleşmenin yürürlükte olduğu döneme ait olduğu, davalının; davacıya ait işçi ücretlerini, ... Gıda Yemek Limited Şirketine, ...’a ve ... Çimento A.Ş"ye olan borçlarını ödediği, sonrasında yapılan bu ödemeleri aralarındaki cari hesap nedeniyle davacı hesabına borç olarak eklediği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/10/2012 tarihli fatura içeriğinden iş makinelerinin kiralandığının anlaşıldığı, bu hususun davacının makinelerini kiraladıkları için aralarında cari hesap ilişkisi olduğu yönündeki davalı savunmasını doğruladığı, davacının İstanbul Anadolu Adliyesi 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/390 esas sayılı dosyasına vermiş olduğu dilekçesinde, davalı ile aralarında makine kiralama ilişkisinin olduğunu ve ayrıca dava konusu olan tünel yapım işi durduğu için devredildiğini ve teminatlarının irad kaydedildiğini bildirdiği, davacı tarafından sunulan belgelerin yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olmamaması nedeniyle tanık dinlenemeyeceği, davacının davalı ile adi ortaklık kurduğunu yazılı delillerle ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda; ispat yükü üzerinde olan davacı, iddiasını sunmuş olduğu diğer delillerle ispat edememiştir. Ne var ki, davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır.
Buna göre, mahkemece; davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 2.037’er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınarak yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.