10. Hukuk Dairesi 2016/14777 E. , 2019/1448 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının mal varlığı üzerine haciz konulmasına ilişkin kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
İnceleme konusu dosyada; davacının...Hur. Nak....Ltd. Şti."nin kurucu ortağı olduğu, şirketin 13.01.1995 tarihinde tescil edildiği ve bu tarihten itibaren beş yıl süresince ve 02.05.2011 tarihinden itibaren on yıl süre ile davacının temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacıya 2008/4 dönemine ilişkin idari para cezası, 2012/8 dönemine ilişkin prim borcunu içeren ödeme emirlerinin 08.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davacının aracına 30.10.2013 tarihinde 50.000,00 TL borç nedeniyle haciz konulmuş, ayrıca aynı borç nedeniyle davacının gayrimenkullerine haciz konulması için tapu müdürlüğüne 31.10.2013 tarihli haciz bildirisi gönderilmiştir. Davacı tarafından aracına konulan haczin ve gayrimenkulleri üzerine haciz konulması yönündeki kurum işleminin iptali talebiyle dava açılmış, mahkemece davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Somut dosyada, davacıya tebliğ edilen ödeme emirleri 909,23 TL idari para cezası ile 372,18 TL prim borcuna ilişkin olduğu halde 50.000,00 TL muhtelif dönem prim borcu nedeniyle davacının araç ve gayrimenkullerine haciz konulduğu görülmektedir. Kesinleşen ödeme emirlerine konu alacak miktarı kadar haciz işlemi yapılabileceğinden keşinleşen ödeme emirleri yönünden kurum işlemi yerinde ise de, kesinleşmeyen ödeme emirleri yönünden yapılan işlem hatalıdır. Bu kapsamda, haczin dayanağı araştırılarak, hacze konu başka ödeme emirleri olup olmadığı kurumdan sorulmalı, hacizle ilgili bütün ödeme emirleri celp edilmeli, ödeme emirlerinin kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.