14. Hukuk Dairesi 2017/5567 E. , 2018/1884 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.10.2013 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.04.2017 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekilleri ve davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13.03.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili ..... ile karşı taraftan .... vekili.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 1435 (2120) parsel sayılı taşınmazın 2265,99 m2"lik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde ..... Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 5675 ada 5 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede.... Belediyesince yapılmış olan 37 no"lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek tapu iptali ve hazine adına tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.
Davalı belediyeler, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro parseli olmayıp, tescil harici bırakılan yerlerden imar düzenlemesi ile oluşturulan ihdas parseli niteliğinde bulunduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, eski hale getirilme halinde taşınmaza malik olma imkanı olmadığı belirtilerek tapu iptali ve tescil iddiası ve talebinin dinlenmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 16. HD" nin 04/03/2014 tarih ve 2014/4168-2054 E-K sayılı ilamıyla; noksan soruşturmayla karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ..... Belediyesi vekili ile ..... Belediyesi vekili, davacı vekili ve davalı ... vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, ..... Büyükşehir Belediyesi vekili ile .... Belediyesi vekili ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-..... Büyükşehir Belediyesi vekili ile .... Belediyesi vekili ve davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan; 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de, bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
Ancak, anılan bu hususlar Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin önceki bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemez. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve buna göre bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; ..... Belediyesi tarafından yapılan 37 no"lu imar düzenlemesi ile sonrasında .... Büyükşehir Belediyesi"nin yaptığı şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiği bilinmekte olup, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından yeterli araştırma ve soruşturma da yapılmamıştır.
O halde; dava konusu alanın hangi tarihte belediye veya mücavir saha içerisine alındığının belirlenmesi, dava konusu alana ilişkin kadastral pafta ile ilk ve ikinci imar uygulamasıyla konumlarını gösterir imar krokileri ile 121 sayılı kadastral parselin tedavüllü tapu kayıtları ve dayanakları olan belgeler de getirtilerek şuyulandırma işlemleri öncesi ve sonrası niteliklerinin (ilk uygulama ve ikinci uygulama öncesi ve sonrası niteliklerinin (ilk uygulama ve ikinci uygulama öncesi ve sonrası nitelikleri, nereden ihdas ile oluşturulduğu, vs) şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka bir ifadeyle dava konusu taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığının net bir şekilde saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Karar başlığında ..... Büyükşehir Belediye Başkanlığının davalı olarak gösterilmesi gerekirken .... Büyükşehir Belediye Başkanlığının davalı olarak gösterilmesi maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, ..... Büyükşehir Belediyesi vekili ile .... Belediyesi vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca .... Büyükşehir Belediyesi vekili ile ..... Belediyesi vekili ve davalı ... vekilinin vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ..."a verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.