Esas No: 2018/9032
Karar No: 2022/5680
Karar Tarihi: 16.05.2022
Danıştay 6. Daire 2018/9032 Esas 2022/5680 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/9032 E. , 2022/5680 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/9032
Karar No : 2022/5680
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Bakanlığı - ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1-...
…
15- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Ankara ili, Çankaya ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmazın imar planı ile "sağlık tesis alanı" olarak ayrılmasına rağmen, davalı idare tarafından kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırma görevinin yerine getirilmeyerek mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 1.927.300,00 TL'nin ilk dava tarihi olan 26/07/2011'den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacıların tazminat isteminin kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 29/11/2016 tarih ve E:2015/8806, K:2016/7802 sayılı kararıyla bozulması ve aynı Dairenin 01/03/2018 tarih ve E:2017/1772, K:2018/1762 sayılı kararı ile karar düzeltme taleplerinin reddedilerek kesinleşmesi üzerine, davacılar tarafından yapılan bireysel başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin 28/03/2018 tarih ve 2016/196, K:2018/34 sayılı kararı ile Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde, tazminat isteminin kabulü ile 1.927.300,00 TL'nin .... Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma tarihi olan 26/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın imar planında değişiklik yapıldığı ve özel sağlık alanına dönüştürüldüğü, davacının tasarruf hakkının kısıtlanması durumu olmadığı, davalı idarenin taşınmazın kamulaştırılmasından sorumlu olmadığı bu nedenle sorumlu idareler olan Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin hasım mevkiine alınarak kendilerinin hasım mevkiinden çıkarılması gerektiği, dava konusu taşınmaza davalı idarenin ihtiyacı olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Davacılar tarafından söz konusu davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz üzerinde mülkiyet haklarının kısıtlanması nedeniyle tasarruf haklarının bulunmadığı, bu esnada Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davası neticesinde kendilerine ödenen tazminat ile birlikte taşınmazın davalı Sağlık Bakanlığı adına tescil edildiği, davalı idare tarafından "sağlık alanı" olarak fonksiyonlandırılan taşınmazın sonrasında "özel sağlık alanı" fonksiyonuna dönüştürülmesinin davacıların mağduriyetini gidermediği, keza bu aşamada davacıların söz konusu taşınmaz üzerinde hak sahipliğinin kalmadığı, davacılar tarafından taşınmazın değerine ilişkin talep edilmeyen (Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi raporunda tespit edilen toplam değerden bakiye ödenen kısım açısından) tazminat kısmı için açılan söz konusu davada verilen kabul kararı ile davacıların hak kaybının giderileceği, kaldı ki taşınmazın davalı idare adına tescil işleminin kamulaştırma işleminin akıbeti olduğu ve söz konusu yerin sonrasında "özel sağlık alanı"na dönüşmesi durumunda davalı idarece taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunulmasına herhangi bir engel oluşturmayacağı düşüncesi ile temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17/2. maddesi uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İli, Çankaya İlçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...sayılı parselde bulunan taşınmazın imar planı ile "sağlık tesis alanı" olarak ayrılmasına rağmen, davalı idare tarafından kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırma görevinin yerine getirilmeyerek mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 1.927.300,00 TL'nin ilk dava tarihi olan 26/07/2011'den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Aynı taşınmazın diğer hissedarları tarafından açılan dosyaların incelemesi Dairemizin 2018/7456, 2018/7543 ve 2021/1839 esaslarında kayden yapılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 5. maddesinde nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan; uygulama imar planı da; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesince 13.10.2020 tarihli, Başvuru no:2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararında,"Anayasa Mahkemesince 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiş, ayrıca arazi ve arsaların düzenlemesi sırasında taşınmazın imar durumunun belirlenmesi yönündeki müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Orhan Sütlü, §§ 28-31). Ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise uyuşmazlığa konu taşınmazın sağlık alanı olarak belirlenen imar durumu sonradan özel sağlık alanına dönüştürülerek taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğu ve söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediği vurgulanmıştır. Diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple müdahalenin, içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu kabul edilmiştir (Orhan Sütlü,§§ 32-43).
Somut başvuruda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun, imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alındığında müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir." denilmiştir.
Yukarıda anılan 13/10/2020 tarihli, Başvuru no: 2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararında Anayasa Mahkemesi, imar planında sağlık alanında olan taşınmazın sonradan imar planında özel sağlık alanına alınması durumunda taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğunu, söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediğini, diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğunu, ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşmıştır.
Anayasa Mahkemesinin özel sağlık alanı ile ilgili yukarıda anılan 13/10/2020 tarihli, Başvuru no: 2018/25885 sayılı ... kararı gözönünde bulundurulduğunda dava konusu taşınmazın yürürlükteki uygulama imar planındaki durumunun göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, Dairemizce yapılan 23/03/2022 tarihli ara karar cevabı uyarınca dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı imar planında "sağlık alanı" olarak belirlenen taşınmazın, güncel olarak "özel sağlık alanı" fonksiyonuna dönüştürülmesine ilişkin Çankaya Belediye Başkanlığının ... tarih ve ...sayılı kararı ile uygun görülen 1/1000'lik plan değişikliğinin, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarih ve ...sayılı kararıyla kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlık konusu taşınmazın ''özel sağlık alanı" fonksiyonuna ayrıldığı ve söz konusu taşınmaz üzerinde kısıtlılığın giderildiği ve davacılar tarafından tasarrufta bulunulabileceği görülmektedir.
Öte yandan davacılar tarafından ilk açılan dava sonucunda hükmedilen tazminat bedeli olarak alınan paranın iadesi karşılığında taşınmazın davalı idare yerine davacılar adına kayıt ve tescilinin istenebileceği ve bu yerine getirilmez ise adli yargıda dava açılabileceği tabiidir.
Bu itibarla, davanın kabulüne ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin temyize konu .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Davaya konu taşınmazın imar planında "sağlık tesisleri alanı" olarak belirlenmesi ve uzun süre herhangi bir uygulama işlemine alınmaması veya kamulaştırılmamasının hukuka uygunluğunun denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesine ilişkin uyuşmazlık idari yargının görev alanında bulunduğundan, tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak davaya konu edilmesine hukuken olanak bulunmamakla birlikte, görülmekte olan davanın idari dava türleri kapsamında bir dava olarak açılmadığı, adli yargı yerinde görülen ve sonuçlanan kesin hükme ve davanın ıslahına bağlı ek dava niteliğinde olup daha önce adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış tazminat talebinin saklı tutulan fazlaya ilişkin kısmına yönelik olduğu, dolayısıyla adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış olan davanın devamı niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi ve İdare Mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmekte iken davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kararın açıklanan nedenle bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.