14. Hukuk Dairesi 2016/18969 E. , 2018/1880 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.12.2012 tarih, 2012/6972 Esas-15072 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın ve birleştirilen davanın kübulüne dair verilen 08.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili, birleştirilen davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava ve birleştirilen davalar, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, dava konusu .... Köyü 1183 (211) parsel sayılı 2698 m2 yüzölçümlü taşınmazın, .... adına kayıtlı iken; önce ..... Belediyesi, sonra da .... Büyükşehir Belediyesi"nce yapılan imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu, ancak gerek ..... Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini, bu nedenle 1183 (211) sayılı parselin kadastral sınırları içerisinde kalan kısımda oluşturulmuş .... Köyü 5614 ada 3 ve 4 nolu imar parsellerinin kadastral parsele isabet eden 2698 m2"lik kısımlarının iptali ile imar öncesi duruma dönülmek suretiyle kök parselin adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen ..... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.07.2008 tarihli, 2008/277 Esas - 298 Karar sayılı dava dosyasında davacı .... vekili, ..... Köyü 1184 (212) parsel sayılı 445 m2 yüzölçümlü taşınmazın, Hazine adına kayıtlı iken; önce .... Belediyesi, sonra da .... Büyükşehir Belediyesi"nce yapılan imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu, ancak gerek ..... Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede ..... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini, bu nedenle 1184 (212) sayılı parselin kadastral sınırları içerisinde kalan kısımda oluşturulmuş ..... Köyü 5614 ada 3 nolu imar parselinin kadastral parsele isabet eden 445 m2"lik kısmının iptali ile imar öncesi duruma dönülmek suretiyle kök parselin adına tescilini istemiştir.
Davacı Hazine vekili, yukarıda belirtilen aynı sebep ve gerekçelerle tapu kayıt maliki ... mirasçıları, ... ve .... Büyükşehir Belediye Başkanlığını davalı göstererek ikame etmiş olduğu, Birleştirilen .... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.09.2009 tarihli, 2009/545 Esas - 495 Karar sayılı dava dosyasında, 1184 (212) sayılı parselin kadastral sınırları içerisinde kalan kısımda oluşturulmuş .... Köyü 5614 ada 3 nolu imar parselinin kadastral parsele isabet eden 445 m2"lik kısmının ve 1183 (211) sayılı parselin kadastral sınırları içerisinde kalan kısımda oluşturulmuş .... Köyü 5614 ada 3 ve 4 nolu imar parsellerinin kadastral parsele isabet eden 2698 m2"lik kısımlarının iptali ile imar öncesi duruma dönülmek suretiyle kök parselin adına tescilini istemiştir.
Dahili davalı ... Belediyesi vekili ile birleştirilen davalı ... vekili ve ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, .... Belediye hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.12.2012 tarih, 2012/6972 Esas-15072 Karar sayılı ilamı ile "...Mahkemece, kısa kararda; “Davaya konu .... Köyü 1183 ve 1184 parsellere rastlayan kısımların tapu kayıtlarının iptaline, 1183 ve 1184 parsellerin aynı miktarlı olarak yeniden ihyasına” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda bu hükme ilave olarak “Davalı yerde davadan sonra .... Belediyesinden ayrılan .... Belediyesi kurulduğundan, .... Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde karar eklenmek suretiyle değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Kabule göre de; birleşen davalar kendi içinde ayrı dava olma özelliğini koruduğu halde, birleşen davalar yönünden olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamış olması doğru olmadığı gibi, dava kabul edildiği halde alınması gereken maktu karar ilam harcının davacı üzerinde bırakılmış olması da isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava ve birleşen davalar yönünden davacının diğer davalılar hakkında açmış olduğu davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine vekili, birleştirilen davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Somut olayda; 5614 ada 4 parsel sayılı taşınmaz maliki ..."ın dava açılmadan önce 30.04.2003 tarihinde vefat ettiği, ... mirasçılarından ..."ın 12.08.2015 tarihinde, ..."ın ise 27.03.2016 tarihinde vefat ettikleri, anılan mirasçılar ... ve ..."ın mirasçılık belgelerinin dosya arasına alınmadığı, ..."ın vefat etmiş olduğunun yargılama aşamasında anlaşılması üzerine, mirasçılarının dahili dava yolu ile davada yer almalarının sağlandığı, ancak mirasçılara dava dilekçesi gönderilmeyip duruşma günü bildirilmekle yetinildiği anlaşılmaktadır. 04.05.1978 tarihli ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ölü kişinin taraf ehliyeti yoktur. Ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gibi, mirasçıları davaya dahil edilemez ve bu yolda dava ıslah olunamaz. Mirasçılar aleyhine yeni bir dava açılması gerekir.
Mahkemece, 5614 ada 4 parsel sayılı taşınmaz maliki ..."ın mirasçıları aleyhine dava açmak üzere davacı vekiline uygun bir mehil verilmesi, açılırsa eldeki dava dosyası ile birleştirilerek taraf teşkilindeki eksiklik tamamlandıktan sonra çekişmenin esasının incelenmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı olduğu üzere işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan; 5614 ada 3 parsel sayılı taşınmaz maliki ..."ın dava açılmadan önce 05.06.1979 tarihinde vefat ettiği, yargılama aşamasında davalının dava açılmadan önce vefat etmiş olduğunun anlaşılması üzerine .... Hukuk Mahkemesinin 09.09.2009 tarihli, 2009/545 Esas -495 Karar sayılı dava dosyası ile davacı Hazine tarafından ... mirasçıları davalı gösterilerek dava açıldığı, ... mirasçısı birleştirilen davalı ... ... yargılama esnasında 08.07.2010 tarihinde vefat etmesi üzerine, mirasçılık belgesi dosya arasına alınarak mirasçıları....ve ..."e duruşma gününün tebliğ edilerek davaya dahil edilmeleri yoluna gidilmiş ise de dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden mirasçıların davaya dahillerinin sağlanmış olamayacağının anlaşıldığı, o halde mahkemece yargılama esnasında vefat eden birleştirilen dosya davalısı .....mirasçıları .....dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan ve anılan kişilerin varsa savunma ve dellileri toplandıktan sonra çekişmenin esasının incelenmesi gerekirken anılan husus gözetilmeksizin hüküm kurulmasıda isabetsizdir. Bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.