Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10467
Karar No: 2019/1972
Karar Tarihi: 25.02.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/10467 Esas 2019/1972 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/10467 E.  ,  2019/1972 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine, dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili; müvekkilinin, davalılardan ..."dan alacaklı olduğunu müvekkilinin bu alacağını tahsil etmek amacıyla davalı ... aleyhine ilama dayalı icra takibi başlattığını, ayrıca Aralık Asliye Hukuk Mahkemesinde yine davalılardan ... aleyhine tazminat davası açtığını, davanın açılmasından ve icra takibinden sonra davalılardan ..."a ait olan Yukarı Topraklı Köyü Bağlar mevkiinde bulunan 231 parsel nolu 7450 m2"lik taşınmazı, aynı zamanda kardeşi olan diğer davalı ..."a satış yapılmış gibi gösterilerek tapuda devredildiği, bu satışın tamamen borcu ödememek için kötü niyetle ve usulsüz olarak yapıldığını, bu nedenle satışa yönelik tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ...; davanın süresinde açılmadığını, satışa ilişkin tüm işlemlerin kanuna uygun olduğunu ve herhangi bir muvazaa söz konusu olmadığını, açılan davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ...; satışın muvazaalı olmadığını, açılan davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın reddine dair karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-HMK"nin 33. maddesine göre Hakim, Türk Hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
    Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre, dava niteliği itibarıyla Borçlar Kanunu"nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK"nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır.
    Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
    3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK"nun 277. ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir.
    Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK"nun 283/1,2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
    Somut olayda davacı vekilinin, eldeki davayı, Aralık İcra Müdürlüğünün 2010/2 sayılı dosyasında mevcut alacağının ve davacı tarafından davalı ... ... ve ... ... aleyhine, Aralık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/12 sayılı dosyasında, ecrimisil istemli olarak açmış olduğu dava sonucu hükmedilecek tazminat alacağının tahsiline yönelik açtığı, beyana göre davanın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
    Dava dilekçesinde; davacı tarafından davalı ... ve ... ... aleyhine, Aralık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/12 sayılı dosyası üzerinden, ecrimisil tazminatı istemli olarak açmış olduğu dava dosyasının da eldeki davaya dayanak olarak gösterilmiş olmasına rağmen, mahkemece bu husus gözetilmeden yalnızca Aralık İcra Müdürlüğü dosyasında mevcut alacak bakımından inceleme yapılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Mahkemece, eldeki davanın TBK 19. madde hükmüne dayalı olarak açıldığının kabulü ile dava dilekçesinde gösterilen Aralık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/12 sayılı dosyasının akıbeti araştırılıp, kesinleşmesi beklenerek, maddi ve hukuki olgulara göre değerlendirme yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Kabule göre de; davacının Aralık İcra Müdürlüğünün 2010/2 sayılı dosyasında mevcut alacağı nedeniyle açmış olduğu davada davalı borçlunun aciz halinde bulunup bulunmadığının, davalı borçlunun beyan edildiği gibi üzerine kayıtlı traktörü ya da alacağı karşılayacak bir malvarlığı bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılarak sonucunu göre karar verilmesi gerekirken, soyut beyanlara dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    3-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi