23. Hukuk Dairesi 2014/11194 E. , 2016/1328 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili ile süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı-birleşen davada davalılar vekili, davalı ile müvekkilleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalının sözleşmede belirtilen sürede daireleri müvekkillerine teslim etmediğini ileri sürerek, ıslah ile birlikte kira tazminatı ve cezai şart bedeli için 71.367,47 TL"nin tahsilini, birleşen davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin sözleşme gereğince inşaatı bitirip iskanı almasına rağmen davalıların son dört dairenin tapusunu devretmediğini ileri sürerek, dört dairenin tapu iptal tescilini, asıl davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; asıl davanın kabulü ile 71.367,47 TL"nin davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile dava konusu üç dairenin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, bir dairenin ise asıl davadaki tazminatın ödenmesi halinde davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Asıl davada davacı-birleşen davada davalılar vekilinin temyiz dilekçesi, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekiline 31.10.2014 günü tebliğ edilmiş olup, hüküm asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından HUMK"nın 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra, 13.11.2014 günü harcı yatırılıp, temyiz defterine kaydı yapılarak, katılma yolu ile temyiz edilmiştir. 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas,1990/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında, bu gibi hallerde Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Dava tarihinden önce, asıl davada davacı-birleşen davada davalılar tarafından ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/56 sayılı değişik iş dosyasında alınan tespit raporunda bağımsız bölümlerin rayiç değeri değil, Bayırdırlık ve İskan Bakanlığı"nın birim fiyatlarıyla hesaplanan maliyet değerleri belirlendiğinden bu tutarın harç hesabında nazara alınması mümkün değildir.
Bunun yanında, bir kısım arsa sahiplerince asıl davada 26.01.2011 tarihinde gecikme tazminatı ve cezai şart alacaklarının tahsili için dava açılmış; taraflar ararsındaki 18.05.2005 günlü kat karşılığı imşaat sözleşmesi uyarınca yüklenicinin, inşaatı sözleşme şartlarına uygun tamamlayıp, yapı kullanma izin belgesi alması şartlarına bağlanan 5 adet bağımsız bölümün 4 adetinin tescili talep edilmiş, birleşen dava 27.11.2012 tarihinde açılmış, yapı kullanma izin belgesi ise ilk davadan sonra 20.09.2011 tarihinde alınmıştır. Ne var ki, açılan ilk dava ile bir kısım arsa sahiplerince gecikme tazminatı ve cezai şart talep edilmiş olmakla birleşen davada bu alacaklarına karşılık gelecek miktardaki bağımsız bölümü devirden kaçınmaları haksız değildir. Şu halde mahkemece, tescili istenen bağımsız bölümlerin birleşen dava tarihi itibari ile serbest piyasa koşullarına göre rayiç değerleri bilirkişi marifetiyle tespit ettirililip bu değerler nazara alınarak asıl davada arsa sahiplerinin alacak ve ferilerini karşılayacak kadarının şimdiki gibi birlikte ifa suratiyle tesciline karar verilmesi gerekirken dava açılmasına tümüyle arsa sahipleri neden olmuş gibi yargılama giderlerinin haklılık oranlarına göre paylaştırılmadan arsa sahiplerine yüklenmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kabule göre de; birleşen dava 30.000,00 TL"lık değer üzerinden harç yatırılarak açılmış ve yargılama sırasında da harç ikmali yaptırılmamıştır. Dosya kapsamındaki mevcut delillere göre, tescili istenen bağımsız bölümlerin rayiç değerlerinin tespit edildiğine dair bir bilgi de yoktur. Bu durumda harç yatırılan miktar üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekirken sebebi de gösterilmeksizin daha yüksek vekalet ücreti takdiri de yerinde olmamıştır.
İzah edilen sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-birleşen davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl davada davacı-birleşen davada davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.