Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1478
Karar No: 2010/4883
Karar Tarihi: 18.10.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/1478 Esas 2010/4883 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/1478 E.  ,  2010/4883 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil, tescil



    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil, tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.12.2008 gün ve 229/697 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı 2000 m2 yüzölçümlü taşınmazın 20 yılı aşkın bir süreden beri vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, taşınmazın bir kısmının 811 ada 684 sayılı parsel ile 1665,34 m2 yüzölçümlü olarak davalı Hazine adına tesbit ve tescil edildiğini, taşınmazın Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını, zilyetliğin 1970 yılından bu yana devam ettiğini açıklayarak Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile TMK.nun 713.maddesi gereğince dava konusu yapılan taşınmazın vekil edeni adına 2000 m2 yüzölçümlü olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi, yapılan keşifte taşınmazın idari yoldan Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, davacının 1998 ila 2003 yılları arasında Hazineye ecrimisil ödediğini belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, 21.10.2005 tarihinde Hazine adına tescil edilen parsele karşı davacının imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz edinme sebebine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açtığı, taşınmazın ilçe imar planı kapsamında kaldığı, 3402 sayılı Kanunun 17/son maddesi gereğince isteğin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri gereğince açılan tapu iptali tescil ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde çok açık yazılmamakla birlikte sınırlarını belirtmek suretiyle 2000 m2 yüzölçümlü yerin 1970 yılından beri vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini ileri sürerek tescil isteğinde bulunmuştur. Dosya kapsamıyla dava dilekçesi kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın 1665,34 (aslında 811 ada 685 parsel olup 1110,30 m2’dir) m2’lik kısmının idari yoldan 21.10.2005 tarihinde 811 ada 684 (esasen 685 olması gerekir, maddi hatadır) sayılı parseliyle Hazine adına tapuya bağlandığı dosyadaki tapu kaydından anlaşılmıştır. Kalan kısmın ise tapusuz yer olduğu görülmektedir. Şu halde davacının isteğinin Hazine adına tapuya bağlanan yer için tapu iptali ve tescil, tapusuz kalan yer için ise tescil davası olarak nitelendirilip sonuçlandırılması gerekir.
    Yapılan nitelendirme uyarınca istek tapu iptali tescil ve tapusuz yer bakımından tescil davası olduğuna ve daha önceden taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu Kalınören Köyü’nün teknik bilirkişilerin raporlarının kapsamıyla 1993 yılında Anamur Belediyesine bağlı bir mahalle haline getirildiği gözetilerek tescil davası açısından öncelikle davanın Anamur Belediyesine yöneltilmesi, davaya katıldıkları takdirde savunma ve delillerinin sorulması, böylece taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra davanın yürütülmesi gerekir. Dava koşulu kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir.
    Mahkeme gerekçesinde toplanan delilleri değerlendirerek sonucuna ulaşmak yerine 26.11.2008 tarihli teknik bilirkişilerin raporunu esas almış ve buna dayalı olarak hüküm kurmuştur. Teknik konular dışında hukuki nitelendirme yapmak ve delilleri değerlendirmek hakime aittir. 11.11.2008 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu yerin taşlık ve kayalık olduğunu, davacının ıslah etmek suretiyle ev yaptığını, kültür arazisi haline getirdiğini bildirdiklerine göre taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesi gereğince imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu durum karşısında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde açıklanan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların belirlenip saptanması zorunludur. Kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebebine dayalı olarak taşınmaz edinilebilmesi için tescili istenen taşınmazın orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerlerden olması gerekir. Bunun yanında 3402 sayılı Kanunun 14.maddesinde açıklanan koşullarda aranmaktadır.
    3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinin son fıkrası; il, ilçe ve kasabaların imar planlarının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallar hakkında aynı maddenin 1.fıkrasının uygulanamayacağını öngörmektedir. 3402 sayılı Kanunun 17.maddesinin son fıkrasının değerlendirilebilmesi için öncelikle, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek Hazine adına tapuya bağlanan yerin ada ve parsel numarası da gösterilerek iptal ve tescili istenen tapulu ve tapusuz taşınmazın belediye imar planları kapsamında kalıp kalmadığının, kalıyor ise hangi tarihte onaylanan plan kapsamında kaldığının öncelikle belediyeden sorulup saptanması gerekmektedir. İmar ve ihyaya muhtaç taşınmaz belediye imar planları içinde kalmakla birlikte zilyetliğin başlangıç tarihi ile imar planının onaylandığı tarih arasında davacının kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi dolmuş ise 4721 sayılı TMK.nun 713/5.fıkrasının son cümlesi gereğince davacının mülkiyet hakkının doğduğunun kabulü gerekir. Böyle bir yer açıklanan biçimde koşullar oluşmuş ise kural olarak kazanılabilir.
    Şu halde mahkemece yapılacak iş; davacının isteği kapsamında olduğu kabul edilen tapu iptali ve tescile konu taşınmaz bölümüyle tapusuz yerin 1968 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında hangi tarihte ve ne niteliğiyle tesbit dışı bırakıldığının Kadastro Müdürlüğünden, teknik bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle kadastroda tesbit dışı bırakılan ve halen tapusuz olan taşınmaz hakkında çifte tapunun önlenmesi açısından tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, alınacak yazı cevaplarının dosya arasına konulması, aynı şekilde dava konusu yapılan taşınmaz bölümlerine ait kadastroca oluşturulan orijinal pafta örneğinin Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosyaya eklenilmesi, ondan sonra yeniden yapılacak keşifte HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davacının tapulu ve tapusuz taşınmaz bölümlerinin imar ve ihyasına hangi tarihte başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü ve hangi tarihte tamamladığı hususlarının sorulup belirlenmesi, kazanma süresinin imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar şayet taşınmaz imar planı kapsamında kalıyor ise bu sürenin imar planının onaylandığı tarihe göre hesaplanması düşünülmelidir.
    Bundan ayrı, yerel bilirkişi Abdullah Ergin ve davacı tanığı Tevfik Turan keşifte alınan beyanlarında; dava konusu yerde daha önceleri köyün hayvanlarının otladığını bildirdiklerine göre, dava konusu taşınmaz bölümleri bakımından tahsisli ve kadim mera araştırma ve incelemesinin yapılması zorunludur. Bu nedenle Kalınören Köyüne (mahallesine) ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının olup olmadığının Tapu Sicil, Kadastro, İl ve İlçe Özel İdare Müdürlüklerinden sorulması, varsa getirtilerek yukarıda açıklandığı biçimde teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, dava konusu taşınmaz bölümlerinin tahsisli ve kadim mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadığının saptanmasına çalışılması, sözü edilen kayıtlar kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde taşınmazların kadim mera niteliğinde olup olmadıkları hususunun yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, yerel bilirkişi ve tanıkların meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından seçilerek keşifte dinlenmelerinin sağlanması, bu konuda taraflara süre ve imkan tanınması, teknik ve uzman bilirkişi ziraat mühendisinden gerekçeli, denetime açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
    Öte yandan, davacı dava dilekçesinde Hazine adına idari yoldan tapuya bağlanan parselin 811 ada 684 olduğunu bildirmiş, teknik bilirkişilerin raporunda ve sunulan paftada dava konusu taşınmazın 811 ada 685 parsel olduğu tapu kaydında ada numarasının yer almadığı, parsel numarasının 685 olarak yazılı bulunduğu anlaşılmış olup, ada ve parsel numaralarının doğru olup olmadığı konusu mahkemece taraflardan sorularak açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Bundan başka davalı Hazine yargılama oturumlarında vekille temsil edildiği halde, hükmün ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Hazine vekili yerine Hazine temilcisi Mal Müdürlüğüne tebliğ edilmiş olmasıda doğru değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 18.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi