11. Hukuk Dairesi 2019/1575 E. , 2019/8229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/11/2017 tarih ve 2016/180 E- 2017/434 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/12/2018 tarih ve 2018/594 E- 2018/1290 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 2014/93937 sayılı “...” ibareli marka başvurusuna davalı şirketçe yapılan itiraz sonucu anılan marka başvurusunun reddedildiğini, red kararına karşı müvekkilince yapılan itirazın ise YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilinin davalı şirket sahibiyle kardeş olduğunu, davalı şirkette uzun yıllar yönetim kurulu başkanlığı yaparak Güral isminin bugünkü konuma ulaşmasında önemli katkı yaptığını, ... isminin medyada da bilindiğini, haberlere, kitaplara konu olduğunu, Güral ismi üzerinde hak sahibi olan müvekkilinin davalı markalarına herhangi bir benzeştirme yapmadan düz bir şekilde isim ve soy ismini tescil ettirmek istediğini, markaların farklı olduğunu, redde mesnet markalar üzerinde müvekkilinin de hakkı bulunduğunun da yapılacak incelemede dikkate alınması gerektiğini, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, soy isim kanunundan kaynaklanan müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürerek TPMK YİDK’nın 2016-M-2196 sayılı kararının iptalini, dava konusu 2014/93937 sayılı "..." ibareli marka başvurusunun tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; davalı şirketin “GÜRAL” unsurlu markaları ile davacının markasının benzer olduğunu, bağlantı kurulması ihtimalinin bulunduğunu, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; davacının müvekkili şirket ortağının kardeşi olduğunu, ancak kardeşlerin teşebbüslerine ait markaları paylaştırdıklarını, Güral Seramik markasının ise müvekkilinde kaldığını, davacının, müvekkili şirketin eski ortağı olmasının şirket üzerindeki tescilli markalar üzerinde hak sağlamayacağını, Güral markalarının müvekkiline devrinden sonra davacının ailesinin soy isimlerini gerekçe göstererek birçok marka başvurusunda bulunduğunu, buna ilişkin diğerkardeşi de kapsayacak şekilde ihtilafların sürdüğünü, başvurunun kötü niyetli olduğunu, Güral markası için soy isim üzerinden hak yaratma çabasının bulunduğunu, davacının Güral ibaresi üzerinde hak sahibi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; başvuru markası ile davalı şirketin “GÜRAL” ibareli markaları arasında görsel ve işitsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerliğin bulunduğu, davacı başvurusunda bulunan "RIZA" ibaresinin davalı firmanın “GÜRAL” ibareli tescilli markalarından farklı şekilde bir marka yarattığı izleniminin doğmadığı, “GÜRAL” ibaresinin davalı firmanın markasının tanınmışlığı nedeniyle baskın olarak göze çarptığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu mal ve hizmetler yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde, davacının "..." ibareli başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davalı şirketin "GÜRAL" ibareli tescilli ve mutfak eşyaları ürünlerinde tanınmış markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, başvuru konusu işaret ile davalı şirketin “GÜRAL” ibareli tanınmış markası arasında işletmesel bağ olduğu algısı oluşabileceği, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1 maddesindeki iltibasın oluştuğu, davalı şirketin “GÜRAL” ibareli markasının 21.sınıfın 03. alt sınıfındaki “Mutfak eşyaları ile Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak,” açısından tanınmış olduğu, kurum kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372.maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.