4. Ceza Dairesi 2019/8101 E. , 2020/1806 K.
"İçtihat Metni"Yaralama, tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık ..."ün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 86/3-e, 106/1, 106/2-a, 109/1 ve 109/3-a. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 2 yıl hapis (iki kez) cezaları ile cezalandırılmasına, dair İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2017/915 esas, 2018/697 sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 1/02/2019 gün ve 13311 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 109/2. maddesinde yer alan, "Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" şeklindeki ve 6. fıkrasında belirtilen, "Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." biçimindeki düzenlemelere nazaran, somut olayda silahla tehdit etmek ve Dokuz Eylül Üniversitesinin 14/03/2017 tarihli ve 2017/219 sayılı kesin nitelikteki adlî raporuna göre 5237 sayılı Kanun"un 86. maddesi kapsamında basit tıbbî müdahale giderilemeyecek şekilde yaralamak suretiyle katılana yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemi nedeniyle mahkûmiyetine karar verilen sanığın tehdit eyleminin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsuru olması, yine meydana gelen olayda neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama hâlinin bulunmaması karşısında, sanık hakkında yaralama ve tehdit suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 83/3-e, 106/1 ve 106/2-a maddeleri uyarınca ayrıca mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Yaralama, tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık ..."ün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 86/3-e, 106/1, 106/2-a, 109/1 ve 109/3-a. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 2 yıl hapis (iki kez) cezaları ile cezalandırılmasına dair İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2017/915 esas, 2018/697 sayılı kararının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 109/2. maddesinde yer alan, "Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" şeklindeki ve 6. fıkrasında belirtilen, "Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." biçimindeki düzenlemelere nazaran, somut olayda silahla tehdit etmek ve Dokuz Eylül Üniversitesinin 14/03/2017 tarihli ve 2017/219 sayılı kesin nitelikteki adlî raporuna göre 5237 sayılı Kanun"un 86. maddesi kapsamında basit tıbbî müdahale giderilemeyecek şekilde yaralamak suretiyle katılana yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemi nedeniyle mahkûmiyetine karar verilen sanığın tehdit eyleminin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsuru olması, yine meydana gelen olayda neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama hâlinin bulunmaması karşısında, sanık hakkında yaralama ve tehdit suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 83/3-e, 106/1 ve 106/2-a maddeleri uyarınca ayrıca mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Silahla tehdit ve yaralama fiilin, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ağırlatıcı nedenini oluşturmasına karşın, her üç suçtan ayrı ayrı ceza verilmesi şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “Bileşik suç” başlıklı 42. maddesinde; “Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
Kanunda bağımsız bir suç olarak tanımlanan fiil, bir başka suçun temel şekline veya daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haline ilişkin unsurunu oluşturabilir. Bu durumda başka bir suçun unsurunu oluşturan fiil nedeniyle ayrıca ceza verilmemesi gerekmektedir.
TCK’nın “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesinde;
(1)Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2)Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3)Bu suçun;
a)Silâhla,
b)Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c)Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d)Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e)Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f)Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan maddedeki düzenlemelerden açıkça anlaşılacağı üzere, tehdit ve yaralama fiilleri ve silah kullanımı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ağırlatıcı nedenlerini oluşturmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; olay günü evvelce bir süre yanında çalıştığı katılanın işyerine gece saat 03:00 sularında gelen sanığın, elinde bulunan ses ve gaz fişeği atan tabancayı katılana göstererek onu öldürmekle tehdit ettiği, işyerinin kapısını kilitleyen sanığın elinde bulunan biber gazını katılanın yüzüne sıktığı ve başına tabancanın kabzası ile vurmak suretiyle katılanı vücudu üzerindeki etkileri basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek biçimde kasten ve silahla yaraladığı, sanığın tehdit eyleminin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsuru olması, yine meydana gelen olayda Dokuz Eylül Üniversitesinin 14/03/2017 tarihli ve 2017/219 sayılı kesin nitelikteki adlî raporuna göre neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama hâlinin bulunmaması karşısında, TCK’nın 42. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak, ayrıca tehdit ve kasten yaralama suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 83/3-e, 106/1 ve 106/2-a maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1)Tehdit, kasten yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık ... hakkında, İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2017/915 esas, 2018/697 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Bozma nedenlerinin mahkûmiyete ilişkin hükümlerin, davanın esasını çözmeyen yönüne ilişkin olması sebebiyle yeniden yapılacak yargılama sonucunda kurulacak hükümlerin, önceki hükümlerle belirlenmiş olan cezalardan daha ağır olamayacağının gözetilmesine,
3)Bozma nedenlerine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 27/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.