11. Hukuk Dairesi 2019/1764 E. , 2019/8227 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/03/2017 tarih ve 2015/242 E- 2017/100 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/02/2019 tarih ve 2018/774 E. - 2019/172 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 2006/08647, 2009/64935, 2000/01474, 78459, 2009/70106, 2003/13459 sayılı ve "NUH", "NUH", "NUH", "NUH", "NUH+Şekil", "NUH+Şekil" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin anılan markalarla karıştırılma tehlikesi yaratacak şekilde 2013/50915 sayılı "NYO NUH YAŞAR" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince anılan başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilinin markalarının 06 ve 19. sınıflarda tescilli olduğunu, davalı markasının aynı mal ve hizmetlerde tescil edildiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, başvuru konusu markanın 556 sayılı KHK."nın 8/4. maddesi anlamında da tescil edilemeyeceğini ileri sürerek TPMK YİDK’nın 2015-M-3603 sayılı kararının 6 ve 19. sınıflar yönünden iptalini, dava konusu başvuru markasının tescili halinde anılan sınıflar yönünden hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesi sunmamıştır.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının 6 ve 19. sınıf mallar yönünden benzer olmasına rağmen alıcı kitlesinin nadir satın alım nedeniyle yüksek dikkat seviyesinde oldukları, "NUH" ile birlikte yer alan "YAŞAR" kelimesi nedeniyle "NUH YAŞAR"’ın bir isim olarak algılanacağı ve potansiyel müşterilerin isim ve soy isimden oluşan markalarda, soy isme daha fazla önem vereceği hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde markalar arasındaki kavramsal ve görsel farklılıkların markalardaki işitsel benzerliğin önüne geçerek karışıklık riskini ortadan kaldıracağı, farklılığın kapsamındaki 06 ve 19. sınıf ürün ve hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları tarafından derhâl algılanabilecek durumda olması nedeniyle davalının başvurusunun tescilinin, davacıya ait belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş markanın itibarınden haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu, davacı markalarının ayırt edici karakterine zarar vermeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, itirazına dayanak markalarının kapsamındaki mallar arasında kısmi bir benzerlik mevcut ise de davalının başvuru konusu işaretinin, kendine özgü ve ayırt edici yazım stili dikkate alındığında, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzer bulunmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemininreddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.