17. Hukuk Dairesi 2019/938 E. , 2019/1960 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda istinaf başvurusu üzerine verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19.02.2019 salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf verkilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıya ait olup davalı tarafından sigortalanan lokantada bilinmeyen nedenle ... çıktığını, davacının yaptırdığı tespitte işyerinin tamamen kullanılamaz hale geldiği ve eski hale getirilmesi için gerekli masrafın 222.769,00 TL. olduğunun belirlendiğini, ayrıca davacının işletmesini çalıştıramadığı günler nedeniyle kazanç kaybına uğradığını, anılan zararlardan davalının sorumlu olduğunu, yapılan başvuru üzerine 67.434,00 TL. ödenmişse de bu bedelin gerçek zararın çok altında olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, hasar ihbarı üzerine üzerine yapılan incelemeyle alınan eksper raporunda saptanan gerçek zarar miktarı 67.434,00 TL"yi 20.03.2015 tarihinde davacıya ödediklerini ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, kazanç kaybının sigorta teminatında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; alınan uzman bilirkişi heyeti raporu ile saptanan zarar bedelinin davadan önce davalı ... şirketi tarafından davacıya ödendiği, davacının karşılanmamış zararı kalmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından; davaya konu edilen miktarın kesin olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin 19.01.2017 tarihli mahkeme ek kararı hakkındaki davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne ve ek kararın kaldırılmasına; mahkemenin esas kararı, dosya kapsamına uygun olduğu ve hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu yeterli olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, istinaf mahkemesi kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; aşağıdaki bendin kapsamı dışında tazminatın belirlenmesine ilişkin istinaf kararı ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun görülmesine göre; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce, davacının işyerinde davaya konu ... olayı nedeniyle oluşan zararın, konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından dosya kapsamına ve olaya uygun biçimde hesap edildiği ve davacının karşılanmamış maddi zararının bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1427. maddesinde, sigortacının tazminat ödeme borcu düzenlenmiş olup, kanun kapsamında kalan tazminatın belirlenmesi görevi ise hakime aittir. Yine, taraflar arasındaki sigorta poliçesiyle de rizikonun gerçekleşmesi halinde, sigortacının tazmin borcu ve zararın belirlenmesi hususunda düzenlemeler yapılmıştır. Gerek TTK hükümleri, gerekse taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi hükümleri ve sigortaya ilişkin ... Sigortası Genel Şartları dahilinde, tazmini gereken zarar miktarının doğru biçimde belirlenmesi gerekir.
Davacıya ait olup davalı tarafından sigortalan işyerinde, ... olayı nedeniyle oluşan zarar miktarının belirlenmesi, özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, uzman bilirkişi heyetinden 27.07.2016 tarihli rapor alınmış; raporda yapılan zarar hesaplamasına göre de davacının karşılanmamış zararının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacıya ait işyerinin lokanta olarak ticari faaliyet yürüten işletme olduğu; yapılan işin mahiyeti gereği, uzun süre muhafaza edilemeyecek ve çabuk bozulabilecek mahiyetteki gıda maddeleri alımı ve bu maddelerin sigortalı işyerinde bulunması, ...da hasar görmesi kaçınılmaz olduğu halde, benimsenen bilirkişi raporunda, bu malzemeler için eksper tarafından yapılmış tespit olmadığı gerekçesiyle hesaplama yapılmadığı görülmektedir.
Açıklanan vakıalar karşısında; kanun ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin olaya uygulanması ile tazminatı belirleme görevi bulunan mahkemenin, tazminatın temel unsuru olan zararın doğru biçimde belirlenmesi hususunda gerekli denetimi yapması gerektiği açıktır. Bu itibarla, davacı işyerinde kullanılan günlük gıda malzemelerine ilişkin stok durumu ticari kayıt ve belgeler üzerinden tespit edilip, bu zarar kalemi için doğru belirlemenin yapılması konusunda ek rapor alınması gerektiğinin gözetilmeyişi suretiyle, hukukun ve taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; aynı Kanun"un 373/1 maddesi uyarınca, dosyanın ilk derece mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.