Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1918
Karar No: 2019/2692
Karar Tarihi: 16.04.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/1918 Esas 2019/2692 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/1918 E.  ,  2019/2692 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Hazine ve davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.04.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve Asli Müdahil Hazine vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
    -KARAR-
    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve muhdesatın aidiyetinin tespiti isteklerine ilişkindir.
    Davacı, kiracı olarak kullandığı Köy Tüzel Kişiliği"ne ait ... sayılı parselin ihale yoluya davalı ..."a satıldığını ancak satışın usulsüz yapıldığını ileri sürerek tapunun iptaliyle Köy Tüzel Kişiliği adına tessciline ve taşınmaz üzerindeki muhdesatın kendisine aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Asli müdahale dilekçesi veren Hazine, satışın Kaymakam tarafından iptal edildiğini, bu işleme karşı İdari Yargıda açılan davanın da ret ile sonuçlandığını belirtip tapu kaydının iptaliyle Köy Tüzel Kişiliği adına tescilini istemiştir.
    Davalılar, taşınmazın satışında bir usulsüzlük bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, taşınmazın öncesinde Köy Tüzel Kişiliği adına kayıtlı olduğu, Hazine"nin asli müdahale isteğinin yerinde bulunmadığı; taşınmazı kiracı olarak kullanan davacının da tapu iptali-tescil isteği yönünden aktif dava ehliyeti, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteği yönünden de hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 2965 m2. "yol boşluğu" vasıflı taşınmazın 03.04.1990 tarihinde yapılan kadastroca Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edildiği ve tespitin 18.05.1990 tarihinde kesinleşerek Köy Tüzel Kişiliği adına tescil edildiği, taşınmazın sonradan ... ada ... parsel numarasını aldığı; anılan taşınmazın Köy İhtayar Meclisinin aldığı satış kararı uyarınca yapılan ihale suretiyle davalı ..."a satıldığı ve 26.02.2013 tarihinde tescil edildiği; yapılan satış işleminin Kaymakamlığın 27.03.2013 tarihli kararı ile 442 sayılı Köy K"nun 40. maddesi uyarınca iptal edildiği; Köy Tüzel Kişiliğinin bu iptal kararına karşı İdare Mahkemesinde açtığı 2013/751 es s. davanın da reddedildiği ancak henüz kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, Hazine 01.10.2014 tarihli dilekçesiyle davaya asli müdahil olarak katılmak istemiş, mahkemece 12.02.2015 tarihli duruşmada kurulan ara kararı ile Hazinenin asli müdahale talebinin kabulüne karar verilmiş; 03.09.2015 tarihli son duruşmada ise, taşınmazın öncesinin Köy Tüzel Kişiliği adına kayıtlı olduğu, Hazinenin aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle 12.02.2015 tarihli ara kararından dönülerek Hazinenin asli müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, kayıtla ilgisi bulunmayan davacının tapu iptali-tescil isteği yönünden husumet ehliyetinin bulunmadığı ve eda davası yoluyla ulaşılabilecek bir konuda ileri sürdüğü tespit isteğinin de dinlenemeyeceği gözetilerek davacının tapu iptali-tescile ve muhdesatın aidiyetinin tespitine yönelik isteklerinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının temyiz itirazı yerinde değildir, reddine.
    Ne var ki, dava konusu taşınmazın öncesinin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması ve ilgili Köy"ün de dava açmaması göz önünde tutularak Hazinenin, Köy Tüzel Kişiliğinin usulsüz biçimde yaptığı iddia edilen temlikin iptali ile tekrar Köy Tüzel Kişiliği adına tescilini isteme hakkı ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, öncelikle Hazinenin müdahale talebinin kabul edilmesi, ondan sonra İdari Yargıda açılan 2013/751 es s. davanın kesinleşme şerhini de taşıyan onaylı karar örneğinin getirtilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden Hazine vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    (Muhalif)
    -KARŞI OY-
    Dava, tapu iptali tescil muhdesatın aidiyetinin tespiti isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece iptal tescil isteğinin aktif dava ehliyeti bulunmadığından, muhdesatın ve adiyetinin tespiti isteğinin de hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki, usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal koruma istemi ile bir davanın aşılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekle) bir çıkarının olması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmakla, haklarını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Öte yandan bu yararın "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması zorunludur. Nitekim 6100 sayılı HMK"nun 114 maddesinin 4. fıkrası ile hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiştir.
    Öte yandan TMK"nun 684 maddesine göre bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur.
    Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.
    TMK"nun 722. maddesine göre de "bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.
    Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir. Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın, yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.
    Yine TMK"nun 723. maddesine göre malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
    Bu açıklamalar karşısında muhdesatın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi halinde davacının arazi sahibinden tazminat isteme hakkı olduğu gözetildiğinde davacının muhdesatın aidiyetinin tespitini istemekle hukuki yararı olduğu açıktır.
    Diğer bozma nedenlerine katılmakla birlikte davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti yönündeki isteğinin de incelenmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğunun bu yöndeki görüşün katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi