1. Hukuk Dairesi 2016/2471 E. , 2019/2690 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.04.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın işlerini yürütmek için kardeşleri ve yeğeni olan davalıların vekaletname istediklerini, ancak vekalet görevini kötüye kullanarak mirasbırakanlarından kalan dava konusu taşınmazları üzerlerine geçirdiklerini ileri sürerek tapu iptali-tescile, aksi takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davacıların mirasbırakanı ... ile ortak ticaret yaptıklarını, ölümünden sonra eşi ..."nın ortaklıktan ayrılmak istemesi üzerine aralarında anlaştıklarını ve bu anlaşma çerçevesinde dava konusu taşınmazlara karşılık davacılara taşınmazlar ve para verildiğini, bir kısmının da verileceğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, verilen vekaletnamelerin davacıların mirasbırakanı ile davalılar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi amacıyla kullanıldığı, davacıların tasfiyeden doğan alacaklarını ayrıca isteyebilecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden:
1- a) ..."daki ... nolu parselin 1998"de 3. kişiden alım suretiyle ..., ... ve ... adlarına 1/3"er oranda kayıtlı iken, ..."ın ölümü üzerine 1/3 payının 19.04.2010 tarihinde mirasçıları olan davacılara intikal ettiği, 27.04.2010 tarihli ve 1348 yev.s. resmi akitle de davacıların payının(1/3) davacılara vekaleten ... tarafından eşit olarak ... ve ..."a satış yoluyla aktarıldığı, böylece taşınmazın yarı yarıya ... ve ... adlarına kayıtlı olduğu,
b) ..."daki ... nolu parselin 1993"te 3 kişiden alım suretiyle ... ve ... adlarına yarı yarıya kayıtlı iken, ..."ın ölümü üzerine 1/2 payının 19.04.2010 tarihinde mirasçıları olan davacılara intikal ettiği, 27.04.2010 tarihli ve 1348 yev.s. resmi akitle davacıların payının(1/2) davacılara vekaleten ... tarafından ..."a satış yoluyla aktarıldığı, böylece taşınmazın yarı yarıya ... ve ... adlarına kayıtlı olduğu,
2- a) ..."deki ... nolu parselin 1995"te 3. kişiden alım suretiyle tamamının ... adına kayıtlı iken, ..."ın ölümü üzerine 07.05.2010 tarihinde mirasçıları olan davacılara intikal ettiği, 12.05.2010 tarihli ve 7844 yev.s. resmi akitle de davacılara vekaleten ... tarafından ..."a satış yoluyla aktarıldığı,
b) ..."deki ... ve ... nolu parsellerin davacıların mirasbırakanı ... ile kayden bir ilgisinin bulunmadığı,
3- ..."teki ... parselin 1996 tarihinde alım suretiyle 1/4"er oranda ..., ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken, ..."ın ölümü üzerine 1/4 payının 18.05.2010 tarih ve 3122 yev ile mirasçıları olan davacılara intikal ettiği, 18.05.2010 tarihli ve 3146 yev.s. resmi akitle davacıların payının(1/4) davacılara vekaleten ... tarafından eşit olarak ... ve ..."a satış yoluyla aktarıldığı, anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacıların mirasbırakanı ..."ın 19.01.2007 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak eşi ... ile kızları ...(1991), ...(1993), ...(1996) ve ..."nin(2002) eldeki davayı açtıkları; davalılar ... ile ..."ın, davacıların mirasbırakanı ..."ın kardeşleri, diğer davalı ..."un ise davalı ..."in oğlu olduğu görülmektedir.
Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda(TBK) sadakat ve özen borcu vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390. maddesi) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma
yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse görülecek işin niteliğine göre belirlenir(TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil, değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re"sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötüniyeti teşvik etmek, en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince; toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile yukarıda değinilen ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu ..."daki ... ve ..., ..."deki ... ve ..."teki ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından davacıların mirasbırakanı ..."ın paylarının vekalet görevinin kötüye kötüye kullanılması suretiyle el ve işbirliği içerisindeki davalılara temlik edildiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Bunun yanında, davalıların savunmalarında belirttikleri tasfiye anlaşmasına yönelik bir delil de ibraz edilebilmiş değildir.
Hal böyle olunca, ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki tapu iptali-tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.