Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/488
Karar No: 2019/1417
Karar Tarihi: 20.02.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/488 Esas 2019/1417 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/488 E.  ,  2019/1417 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    Dava, sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 11.05.1986 olduğunun tespitini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili, yeterli araştırma yapılması gerektiği ile işe giriş bildirgesi verilmesinin davanın kabulü için yeterli olmayacağından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    “Davanın KABULÜ ile;
    37477991524 T.C. nolu, 3501016230987 ss nolu davacı ...’ın “...” unvanlı 192051.33 sicil nolu işyerinde 11/05/1986 tarihinde 1 gün çalıştığı ve 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesi uyarınca uzun vadeli sigorta kolları yönünden sigortalılık başlangıcının 20/04/1992 tarihi olduğunun tespitine,” dair hüküm kurulmuştur..
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davacının tespitini istediği sigorta başlangıç tarihinin (11.05.1986), 18 yaşını tamamladığı tarihten önce olması nedeniyle tespitinin mümkün olmadığı ile 18 yaşını doldurduğu güne karşılık gelen 20.04.1992 tarihinden önce, 31.12.1986 tarihinde de zaten sigortalı hizmetinin işveren tarafından yöntemince davalı Kurum"a bildirilmesi sonucu, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davacı avukatı, hukuki yararın bulunduğu belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
    Davanın yasal dayanağını 5510 sayılı Kanun"un Geçici 7.maddesi yollamasıyla uygulanan mülga 506 sayılı Kanun"un 79/10 ve 108. maddeleri oluşturmaktadır. 506 sayılı Kanun"un 108.maddesine göre “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir”. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanun"un 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda Hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Yine 5510 sayılı Kanun"un Geçici 7. maddesi yollamasıyla uygulanan mülga 506 sayılı Kanun"un 60/G maddesinde "Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir" hükmü öngörülmüştür. Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan, aynı kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunanlar için bu maddenin yani 18 yaş sınırının uygulanmayacağı belirtilmiştir.
    Yukarıdaki bilgiler ışığında, her ne kadar davacının hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde, 18 yaşından önce, 31.12.1986 tarihinden itibaren bir takım hizmet bildirimleri var ise de, davacının talebi kabul edildiği takdirde, 18 yaşını doldurduğu tarihten önce, tespitini istediği tarihteki bir günlük çalışması için ödenecek olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceğinden, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekirken, aksine bir düşünceyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen Geçici 3"üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 438"inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının (1), (2), (3), (4), (5) nolu ve (B) ibareli bentlerinin HMK’nın 373/1 maddesi gereği silinerek yerine, “Davanın KABULÜ ile;
    37477991524 T.C. nolu, 3501016230987 ss nolu davacı ...’ın “Ömer Karaduman” unvanlı 192051.33 sicil nolu işyerinde 11/05/1986 tarihinde 1 gün çalıştığı ve 506 Sayılı Yasa’nın 60/G maddesi uyarınca uzun vadeli sigorta kolları yönünden sigortalılık başlangıcının 20/04/1992 tarihi olduğunun tespitine,
    2-Davalı Kurum harçtan bağışık olduğundan harç takdirine yer olmadığına, peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
    3-2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
    4-Davacı tarafça sarf edilen harç hariç 249,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
    5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08.10.2018 tarihinde 7036 sayılı Yasa"nın 7/3. ve HMK. 361/1.maddeleri uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal sürede temyizi kabil olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi