Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/1493
Karar No: 2014/3847

Muhafaza görevini kötüye kullanma - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2014/1493 Esas 2014/3847 Karar Sayılı İlamı

9. Ceza Dairesi         2014/1493 E.  ,  2014/3847 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme Kararı : Sulh Ceza Mahkemesinin
    Hüküm : Beraat
    Suç : Muhafaza görevini kötüye kullanma


    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık hakkında muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan açılan davanın yargılaması sonunda Susurluk Sulh Ceza Mahkemesinin 03.10.2012 tarih, 2011/271-2012/273 sayılı beraat kararının şikayetçi vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 30.10.2013 tarih ve 2013/6353 – 2013/13041 sayılı kararı ile;
    “Duruşma gününden ve davadan haberi olduğu halde katılma talebinde bulunmayan ve katılan sıfatını almayan şikayetçinin hükmü temyiz etme yetkisi bulunmadığından, şikayetçi vekilinin temyiz isteğinin CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE” oybirliğiyle karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24.01.2014 tarihli itiraz dilekçesinde;
    “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesi ile “ Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahiptir..” ve yine aynı yasanın 141/4.maddesi ile de “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” hükümleri haizdir.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6/1. maddesi ile “Herkes, gerek hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir sure içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir…” seklindeki ifadelerle makul süre içerisinde adil yargılanma hakkını güvence altına almıştır.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi makul sürede adil bir yargılanmayı mahkemelere ödev, talep edenlere de bir hak olarak öngörmüştür.
    Ceza Muhakemesi Kanununun 234. maddesi mağdur ile şikâyetçinin haklarını sayarken, kamu davasına katılma ve davaya katılma şartıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yoluna başvurma haklarını belirtmiş, bu hakların mağdur ve şikayetçiye anlatılarak tutanağa geçirilmesi gerektiğini de işaret etmiştir.
    Yine Ceza Muhakemesi Kanununun 237. maddesi, kamu davasına katılmayı “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler. Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” hükmü ile aynı yasanın 238. maddesi ise katılma usulünü “Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun tutanağa geçirilmesi suretiyle olur….” şeklinde hüküm altına almıştır.
    CMK.nın 260. maddesi kanun yoluna başvurma hakkına sahip kimseleri Cumhuriyet Savcısı, şüpheli, sanık ve katılan sıfatı almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatı alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar olarak saymıştır.
    Somut olayda;
    Taraflara duruşma gününü bildiren davetiye tebliği üzerine, şikayetçi vekili 16/03/2013 tarihli oturum için şikayet dilekçelerini tekrarlayarak sanığın cezalandırılmasını talep ettiklerine ilişkin olarak mazeret dilekçesi vermiş ve mahkemece bu mazeret kabul edilmiştir.
    Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun şikayetçisi olan, dolayısıyla suçtan doğrudan doğruya zarar gören şikayetçinin ve vekilinin, yargılama sırasında, katılma isteğinin mahkeme tarafından sorulmadığı ve karara bağlanmadığı, şikayetçi vekilinin ise hükmü temyiz ettiği, temyiz isteğinde sanığın cezalandırılması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda şikayetçilerin CMK’nın 260. maddesi uyarınca, katılma isteği karara bağlanmamış olmasına rağmen hükmü temyize hakkı bulunmaktadır.
    Ceza Muhakemesi Kanununun 237. maddesinin ikinci cümlesi, "Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır" hükmü incelendiğinde, şikayetçiler vekilinin beraat kararının hukuka uygun olmadığına, bozulması gerektiğine ilişkin temyiz isteminin mahkemenin beraat kararına yönelik esasa dair bozma talebine ilişkin temyiz dilekçesinin, usulüne uygun olarak karara bağlanmayan katılma isteği hususunda da Yüksek Yargıtay tarafından bir karar verilmesi talebini de içerdiği şeklinde anlaşılmalıdır. Fıkra hükmünü, şikayetçi vekilinin katılma isteği ile ilgili açıklayıcı bir beyanın bulunması şeklinde anlamak, yasanın lafzına sıkı sıkıya bağlı kalmak olacaktır ki, bu hususun doğru bir yaklaşım olmayacağı anlaşılmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle; İtirazın kabulü ile, Yüksek Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 30.10.2013 gün ve 2013/6353 – 2013/13041 Esas- karar sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin ilamının kaldırılması ve Susurluk Sulh Ceza Mahkemesi’nin 03.10.2012 tarih, 2011/271 Esas 2012/273 karar sayılı hükmü için katılma talebi hususunda karar verilerek ve esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması” istemiyle Dairemiz kararına karşı itirazda bulunmuştur.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, duruşmada sanıktan şikayetçi olduğunu belirten ve hükmü temyiz eden şikayetçi vekilinin temyiz talebinin katılma talebi niteliğinde kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
    İtiraz, 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelendiğinde;
    CMK’nın 238/2. maddesinde “duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur", anılan Kanunun 237/1. maddesinde “mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler”, maddenin 2. fıkrasında “kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”, aynı Kanunun 260/1. maddesinde "... bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır" şeklinde yer alan düzenlemeler nazara alındığında; 16.03.2012 tarihli dilekçesinde şikayetçi olduğunu ve sanığın cezalandırılmasını talep etmesine karşın davaya katılma hakkı hatırlatılmayan şikayetçi vekilinin 05.11.2012 tarihli temyiz dilekçesi katılma talebi niteliğinde olduğu anlaşılmakla;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın yerinde görülen itirazı kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    KARAR:
    1- Dairemizin itiraz edilen ret kararının kaldırılmasına,
    2- Sanık hakkında kurulan hükme ilişkin temyizin incelenmesinde;
    CMK’nın 238/2. maddesinin “duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur", anılan Kanunun 260/1. maddesinin "... bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." şeklindeki hükümleri nazara alındığında, 16.03.2012 tarihli dilekçesinde şikayetçi olduğunu ve sanığın cezalandırılmasını talep etmesine karşın davaya katılma hakkı hatırlatılmayan şikayetçi vekilinin 05.11.2012 tarihli temyiz dilekçesi katılma talebi niteliğinde kabul edilerek ve CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören şikayetçinin davaya katılmasına karar verilerek yapılan temyiz incelenmesinde;
    Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün ONANMASINA, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi