Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2017/1484
Karar No: 2022/2608
Karar Tarihi: 17.05.2022

Danıştay 10. Daire 2017/1484 Esas 2022/2608 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/1484 E.  ,  2022/2608 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/1484
    Karar No : 2022/2608

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
    VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …'e velayeten kendisine asaleten …
    2- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılar tarafından, 04/12/2006 tarihinde Şırnak Cezaevinde tutuklu iken tedavi amacıyla Şırnak Devlet Hastanesi'ne getirilen … isimli şahsa karşı linç girişimi ve sonrasında çıkan olaylar sırasında, olayla ilgisi bulunmayan, hastanede geçici işçi olarak görev yapan murisleri …'in ölümü nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak eş … için 80.000,00 TL (miktar artırımı ile 168.315,62 TL) maddi ve 40.000,00 TL manevi, çocuk … için 100.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi, anne … için 40.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin … tarih ve E:… K:… sayılı kararlarının Danıştay Onuncu Dairesinin 18/06/2014 tarih ve E:2009/3142,K:2014/4097 sayılı kararı ile bozulması üzerine yapılan yargılama neticesinde, halkın can ve mal güvenliğini öncelikle muhafaza etmesi gereken güvenlik güçlerinin tutuklu şahsın hastaneye getirilişi sırasında gerekli güvenlik önlemlerini hastane ve çevresinde almaması, idarenin vatandaşlarına karşı üstlenmiş olduğu asli ve sürekli görevlerden olan önleyici güvenlik hizmetinin iyi yürütülmemesi sonucunu doğurduğundan dava konusu olayda idarenin hizmet kusuru olduğu, davacıların uğradığı destekten yoksun kalma zararının tespiti için Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü gerekçesiyle 09/12/2016 tarihli miktar artırım dilekçesi doğrultusunda, eş … için 168.315,62 TL, çocuk … için 28.677,68 TL, anne … için 20.426,27 TL maddi tazminatın idareye yapılan başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte idarece ödenmesine; davacıların manevi tazminat istemlerine ilişkin olarak ise, eş … ve çocuk … için ayrı ayrı 40.000,00 TL, anne … için 30.000,00 TL manevi tazminatın idareye yapılan başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine, maddi ve manevi tazminat istemlerinin fazlaya ilişkin kısımlarının reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; ceza yargılaması sonucu beklenmeden karar verilmesinin bozma sebebi olduğu, vefat olayının güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda gerçekleştiğine ilişkin somut delil bulunmadığı, otopsi raporuna göre mermi çıkış deliği bulunduğu için vücut içerisinde mermi çekirdeğine rastlanmadığı, hizmet kusurunun bulunmadığı, bilirkişi raporunda uygulanan hesaplama yönteminin yerleşik yargı kararlarına uygun olmadığı, asgari ücretle çalışan birisinin annesine destek olacağının kabul edilmesinin hatalı olduğu, olay tarihinde 25 yaşında olan davacının tek çocuklu kalacağı kabul edilerek yapılan hesaplamanın hatalı olduğu, hangi yaşam tablosunun esas alındığının ve evlenme ihtimalinin hangi kriterlere göre hesaplandığının açık olmadığı, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olduğu, manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı, meydana gelen zararla idarenin eylemi arasında kesin bir illiyet bağının kurulamadığı, İdare Mahkemesi kararının lehlerine olan kısmının onanması, aleyhlerine olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile İdare Mahkemesi kararının davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmının onanması, davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacıların yakını …, … İnş. Rek. Orm. Ürün. Teks. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. sigortalısı olarak Şırnak Devlet Hastanesi'nde hastane tam otomasyon bilgisayar destek personeli görevini yürütmekte iken; 04/12/2006 tarihinde, tedavi amacıyla Şırnak Devlet Hastanesi'ne getirilen … isimli şahsa karşı linç girişimi ve sonrasında çıkan olaylar sırasında ateşli silahla vurulması neticesinde vefat etmiştir.

    Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen … sayılı soruşturmada, kimliği meçhul şüphelilerin tespit edilerek yakalanabilmeleri için dava zaman aşımı süresince daimi aramaya alınmasına ilişkin 15/06/2007 tarihili daimi arama kararı alınmış ve 30/11/2007 tarihinde davacılar vekiline tebliğ edilmiştir.
    Davacılar tarafından yakınlarının ölümü nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri zararların tazmini istemiyle davalı idare kaydına 11/08/2008 tarihinde giren dilekçe ile yapılan başvurunun davacılar vekiline 18/10/2008 tarihinde tebliğ edilen 18/08/2008 tarihli işlemle reddi üzerine 21/10/2008 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edileceği hüküm altına alınmıştır.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları" başlıklı 32. maddesinin davacıların yakınının ölüm tarihinde yürürlükte olan halinde, ölüm sigortasından ölüm aylığı bağlanması, ölüm toptan ödemesi yapılması, aylık almakta olan eş ve çocuklara evlenme ödeneği verilmesi, cenaze ödeneği verilmesi haklarının sağlanacağı; en az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, bağlanmış bulunan malûllük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı; "Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması" başlıklı 34. maddesinde ise, ölen sigortalının 33. madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i; bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının her birine % 25'i; (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si; hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde, ana ve babaya çalışmaması ve gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25'i oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması, gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın % 25'i oranında aylık bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    A- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının; Manevi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen kararın, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idarece ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.

    B- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının; Davacı ….'in Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne, Diğer Davacıların Maddi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 15/06/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda yer alan değerlendirme ve hesaplamalar ile 09/12/2016 tarihli miktar artırımı dilekçesi esas alınarak davacı …'in miktar artırımı dilekçesinde talep ettiği maddi tazminatın (168.315,62 TL) tamamının kabulüne; diğer davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

    Usul Yönünden:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılmasına olanak tanınmış olmakla birlikte; kanunun emredici hükmü gereğince, miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur.
    Bakılmakta olan davada; dava dilekçesinde davacı ... için 80.000,00 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş, bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda zarar miktarının 168.315,62 TL olarak hesaplanması ve bu raporun taraflara tebliği üzerine İdare Mahkemesi kaydına 15/12/2016 tarihinde giren 09/12/2016 tarihli miktar arttırımı dilekçesiyle davacı …'in maddi tazminat istemi 168.315,00 TL'ye yükseltilmiş, ancak İdare Mahkemesince miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrası uyarınca otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilmeden uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiştir.
    Bu durumda, dava dosyasının eş …'in maddi tazminat istemi yönünden 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasında öngörülen şekilde tekemmülü sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    Esas Yönünden:
    İdare Mahkemesince, her ne kadar davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri maddi zararın tespiti amacıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bu inceleme sonucunda hazırlanan ve karara dayanak alınan 15/06/2016 havale tarihli bilirkişi raporunun, PMF 1931 yaşam tablosunun kabul edilmesi, müteveffa …'in babasının destek payının hesaplanmamış olması ve davacılara ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığının dikkate alınmamış olması nedeniyle hükme esas alınması mümkün değildir.
    Müteveffa destek ile davacıların muhtemel ömürlerinin ve dolayısıyla destek sürelerinin, ülkemize özgü olan ve güncel verilere göre hazırlanan TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenmesi gerekmekte olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda PMF 1931 hayat tablosunun esas alınması yerinde görülmemiştir.
    Davacıların desteği müteveffa …'in … İnş. Rek. Orm. Ürün. Teks. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde sigortalı olarak çalıştığı, anılan firmanın bölge sorumlusu tarafından Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 05/12/2016 tarihli dilekçe ile malulen emeklilik işlemlerinin yapılması için ilgili evrakın istendiği, buna karşın dava dosyasında davacılara …'in ölümü nedeniyle ölüm aylığı bağlandığına veya 5510 sayılı Kanun uyarınca başka bir hak sağlandığına ilişkin bilgi belge bulunmadığı gibi İdare Mahkemesince bu hususa ilişkin bir inceleme yapılmadığı görülmektedir.
    Davacılar tarafından, yakınlarının ölümü sonucunda desteğinden yoksun kalmalarından kaynaklanan maddi zararların tazmini istenilmekte olup; ölüm halinde bağlanan aylıkların, hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekmektedir.
    Bu nedenle; İdare Mahkemesince Sosyal Güvenlik Kurumundan davacılara ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığının sorulması, davacılara ölüm aylığı bağlandığının tespit edilmiş olması halinde ise davacıların uğradıkları destekten yoksun kalma zararlarının belirlenebilmesi için bilirkişi tarafından aşağıda belirtilen şekilde hesaplama yapılması gerekmektedir.
    Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin aylar itibariyle aldığı asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücret (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen aylık dikkate alınarak, desteğin yaşasaydı alacağı aylık üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
    Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin aylar itibariyle alabileceği asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücret (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen aylık dikkate alınarak, desteğin yaşasaydı alacağı aylık üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
    Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile TRH 2010 tablosuna göre belirlenecek muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek aylıklar dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
    Öte yandan; davacılara ilgili kanunlar uyarınca başkaca herhangi bir ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde, bu ödemenin de Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi kapsamında değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması, yarar olarak değerlendirilmesi halinde rapor tarihindeki güncel değerinin hesaplanarak zarar tutarından indirilmesi gerektiği, kamu kaynağı kullanılmak suretiyle ve ifa amacı taşıyarak yapılan ödemelerin yarar olarak değerlendirilmesi, kamu kaynağı kullanılmadan sosyal yardım niteliğinde yapılan ödemelerin ise yarar olarak değerlendirilmemesi gerektiği açıktır.
    Ayrıca; yerleşik yargı uygulamalarında, destek yaşasaydı evleninceye kadar gelirinden anne ve babanın her birine %25, evlendikten sonra %16, ilk çocuk olduktan sonra %14, ikinci çocuk olduktan sonra %12,5 oranında pay ayıracağı kabul edilmiş olup, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davacıların desteği …'in babası …'in halen sağ olduğu görülmektedir.
    Bu nedenle; davacıların desteği …'in yaşasaydı babası …'e TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenen yaşam ve destek süreleri içerisinde gelirinden yukarıda belirtildiği oranda pay ayıracağı kabul edilerek destek payları yerleşik içtihatlara uygun olarak yeniden hesaplanmalıdır.
    Bilirkişice yeniden yapılacak hesaplamada, davacı eşin medeni durumunda herhangi bir değişiklik olup olmadığına göre evlenme şansı oranı ve destek süresi yeniden belirlenmelidir.
    Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararının davacı …'in maddi tazminat isteminin tamamının kabulüne, diğer davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamakta olup, İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek rapora göre davacıların maddi tazminat istemleri hakkında yeni bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bununla birlikte, temyize konu karara esas alınan 15/06/2016 havale tarihli bilirkişi raporuna davacılar tarafından itiraz edilmemiş olması ve temyize konu İdare Mahkemesi kararının davacılar tarafından temyiz edilmemiş olması nedeniyle, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde Mahkemece yaptırılacak olan hesaplama neticesinde, davacılar lehine hükmedilecek olan maddi tazminat tutarının, aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı gereği, temyize konu karar ile davacılara ödenmesine karar verilen tutarları (… için 168.315,62 TL, … için 28.677,68 TL, … için 20.426,27 TL) aşamayacağı da açıktır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
    2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin 20/12/2016 tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, davacı Nurcan Söyler'in maddi tazminat isteminin kabulüne, diğer davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi