18. Ceza Dairesi 2019/3808 E. , 2019/14821 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit, yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, ceza verilmesine yer olmadığına
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören ve CMK"nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenen ve sanık ...’dan şikayetçi olduğunu belirten müşteki ...’a davaya katılmak isteyip istemediği sorulmamış ise de, temyiz dilekçesinin içeriği karşısında, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca müşteki ...’ın davaya katılmasına karar verilerek, temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
1- Sanık ...’a yükletilen hakaret ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
TCK"nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesinin, infaz evresinde re"sen gözetilebileceği,
Anlaşıldığından, sanık ...’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkında yaralama suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz talebinde:
Sanığın yaralama eyleminin, TCK"nın 25/1. maddesi gereğince meşru müdafaa sınırları içinde kaldığından, CMK"nın 223/2-d maddesi uyarınca sanık ... hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, CMK"nın 223/3-b maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılan ...’ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu husus, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası, tebliğnameye aykırı olarak, hüküm fıkrasından “sanık hakkında TCK"nın 25 ve CMK.nun 223/3-b maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına” ibaresinin çıkarılarak yerine “ve CMK’nın 223/2-d maddeleri uyarınca yüklenen suç sanık tarafından işlenmesine rağmen, TCK’nın 25. maddesi gereğince olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması nedeniyle sanığın beraatine” ifadesinin eklenmesi biçiminde HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu"nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK"nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun"un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Tehdit suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için tehdidin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek tehdit içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın, katılanlar ... ve ...’a “bu iş burada kalmayacak bana yanlış yaptınız” diyerek tehditte bulunduğu şeklinde iddianamede anlatılan ve mahkemece kabul edilen eylemi nedeniyle, TCK’nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekirken, her bir katılan için ayrı ayrı ceza verilmesi
Kanuna aykırı ve sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.