11. Hukuk Dairesi 2019/1398 E. , 2019/8207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17/09/2015 tarih ve 2011/148-2015/915 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, şirket kuruluş sözleşmesine göre şirketi temsil ve ilzama davalı ..."ın yetkili kılındığını, davalı ..."ın şirketin kuruluş aşamasından sonra yaptığı eylem ve işlemleri davacıyla paylaşmadığını, müvekkilini şirketin karar mekanizmasından uzaklaştırdığını, şirket adına çok büyük taahhütler altına girdiğini ve bu işlerin tamamlanamaması nedeniyle şirket aleyhine dava ve takiplere girişilmesine sebep olduğunu, davalı ..."ın şirketi kendi çıkarları için kullandığını, taahhüt altına girilen işler neticesinde elde edilen paraların şirket hesaplarına yansıtılmadığını, kendi hesabına kullandığı şirket parasıyla birlikte Alanya"yı terk ettiğini ve kendisine ulaşılamadığını, ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığını, şirketin ortaklık gayesinin ortadan kalktığını ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini ve söz konusu şirketin feshini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, şirketin söz konusu aşamaya gelmesine davacının kusurlu davranışlarının sebebiyet verdiğini, davacı ile müvekkilinin davalı şirketi temsil ve ilzama münferiden imzayla yetkili müdür olduklarını, müvekkilinin yapmış olduğu tüm işlemlerden davacının da haberi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin tüm faaliyetlerinde ve borçlandırıcı işlemlerinde davalı ... tarafından temsil ve ilzam edildiği, ancak davacı ..."in de münferiden şirketi en geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili müdür olduğu, bir an için tanık beyanlarındaki gibi davacının asgari ortak sayısını tamamlamak içinşirkete ortak olarak alındığı kabul edilse dahi, davacının ortaklık sıfatından kaynaklanan külfet ve yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya şirketin feshi için bu durumun bir gerekçe olmayacağı gibi ispat edilemeyen mezkur iddianın ortaklıktan çıkmak için de haklı bir sebep oluşturmayacağı, 26.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defterlerine göre 30.06.2011 tarihine kadar faal olduğunun ve 2011 yılında asansör bakım geliri dışında herhangi bir faaliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, yine mezkur raporda bu tarih sonrasında şirketin usun süre faal olmadığının ve davalı ortak ... ile irtibat kurulamadığının anlaşılması halinde bu sebeplere ve bunlara ek olarak şirketin vergi borcu nedeniyle davacının şahsi sorumluluk altında olması nedenleriyle şirketin feshinin haklı sebebe dayanacağının bildirilmesine rağmen şirketin vergi kaydının borçlarının zamanında ödenmemesi nedeniyle 31.05.2011 tarihinde re"sen terk ettirildiği, eldeki davanın ise 02.03.2011 tarihinde açıldığı, ticari defterlerdeki kayıt tarihleri, vergi kayıtlarına ilişkin tarihler nazara alındığında dava tarihi itibariyle TTK"nın 551/2. maddesinde anılan haklı sebeplerin oluşmadığı, davalı şirket ortağı ... hakkında açılan davada ise kendisine husumet düşmeyeceği gerekçesiyle, davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.