20. Hukuk Dairesi 2015/15986 E. , 2017/1018 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 11/04/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının ... ili Merkez ... mah. ... mevkii 18.701,94 m2 miktarlı ... ada ... parsel ve ... ili Merkez ... mah. ... mevkii 18.701,76 m2 miktarlı ... ada ... parsel sayılı taşınmazın maliki iken bu gayrimenkulün tapusunun ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/219 Esas-2007/669 Karar sayılı dosyası ile orman olduğundan bahisle kısmen iptal edildiğini, iptal kararının kesinleşip tapuya tescili üzerine taşınmazın davacının elinden çıktığını ve yeni tapu kaydından sonra ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 12.570,65 m2, 200 parsel sayılı taşınmazın da 5.976,28 m2 olarak tapuya tescil edildiğini, davacının ... parsel sayılı taşınmazında 6.131,29 m2, 200 parsel sayılı taşınmazında da 12.725,48 m2" lik tapunun orman olduğundan bahisle iptal edildiğini, taşınmaz ile ilgili sicilin tutulması ve taşınmaz ile ilgili sınırlama varsa bunları tapu siciline yazdırması gereken davalı Hazinenin davacı adına tapu düzenlendikten bir süre sonra taşınmazın orman niteliğinde olduğuna ya da öncesinin orman olduğuna ilişkin tapu kaydında bir sınırlama ve şerh bulunmadığı halde, aynı yerin orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek düzenlediği tapuyu iptal ettirmiş bulunduğundan taşınmazı elinden çıkan davacıya tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava, hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, talep edilen tazminata el koyma tarihi olan karar kesinleşme tarihi olan 07.04.2010 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Daha sonra 20/05/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 1.683.134,00TL’ye yükseltmiş, tamamlama harcını da yatırmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile 1.312.195,30 TL" nin 07.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye
Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir .
Somut olaya gelince ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Tazminat isteğine dayanak ... mahallesi, ... ada ... parsel sayılı 18701 m² yüzölçümündeki taşınmaz ile ... ada ... parsel sayılı 18701 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 13/01/2004 tarihinde yapılan ifraz-taksim işlemi sonucu davacı ... adına tescil edilmiş, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemli dava nedeniyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/12/2007 tarih ve 2006/219 E- 2007/669 K kararı ile; ... ada ... parselin A+B= 16004,672 m2 kısmı ile ... ada ... parselin A+B= 17672,136 m2 kısmının tapusunun iptali ile orman vasfı ile tesciline karar verilmiş hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairenin 29/05/2008 tarih, 4748 E.-7977 K. Sayılı ilamı ile taşınmazların (B) harfli kısımlarının orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek bu kısımlara yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş taşınmazların (A) kısımlarına yönelik temyiz itirazları kabul edilerek (A) kısımlarının orman sınırları dışında olduğu gerekçesi ile bu kısımlar açısından hüküm bozulmuş,taraflarca karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Dairenin 02/12/2008 tarih 12187 E -17258 K. sayılı ilamı ile Orman Yönetimi ve davalı ...’ın karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
Daha sonra mahkemenin 26/05/2009 tarih 36 E.-240 K.sayılı ilamı ile hükmün bozulan (A) kısımları açısından davacı Orman Yönetiminin davasının reddine, kesinleşen kısımlar yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, bu hüküm ise 07/04/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, tazminat isteğine dayanak ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların orman olduğu gerekçesi ile tapularının iptaline karar verilen bölümler, 14.04.2009 tarihli fen bilirkişileri raporunda belirtilen ... ada ... parselin (B) harfli 6131,306 m2 kısmı ile ... parselin (B) harfli 12724,728 m2 kısmı olup, bu kısımlar için verilen tapu iptal ve tescil kararı, Dairenin 02/12/2008 tarih 12187 E.-17258 K. sayılı karar düzeltme ilamı ile, 02/12/2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece değinilen hususlar gözetilmeksizin hükmün tamamı 07/04/2010 tarihinde kesinleştirilmişse de; tazminat isteğine dayanak taşınmazların orman olduğu için tapularının iptaline karar verilen (B) kısımları için verilen kararın kesinleşme tarihi 02/12/2008 olduğundan değerlendirme tarihi olarak bu tarih esas alınmalıdır. Oysa, taşınmazların değerini belirleyen bilirkişiler de, mahkeme de bu tarihi esas almamışlardır.
Bundan başka bilirkişiler taşınmazın tapusu iptal edilen miktarlarını değil, kişi adına kaydedilen kısımlarının yüzölçümlerini esas alarak değer belirlemişlerdir.
Bu durumda davaya konu taşınmazların niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazların tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte (02/12/2008) yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 09/02/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.