11. Hukuk Dairesi 2019/718 E. , 2019/8204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/02/2018 tarih ve 2017/185 E- 2018/168 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 05/12/2018 tarih ve 2018/736 E- 2018/1458 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı banka nezdinde vadeli mevduat hesabının bulunduğunu, söz konusu hesapta bulunan 1.750.000 TL’nin grup şirketi olan Aida Enerji Elektrik Üretim Ltd. Şti.’nin kredilerine ve feri borçlarına teminat olması için taraflar arasında 06.08.2013 tarihli Menkul Kıymetler ve Mevduat Rehin Sözleşmesinin imzalandığını, davalı bankada mevduatlı hesapta tutulan paraya ilişkin olarak vade farkının aylık periyotlar halinde müvekkili hesabına yatırıldığını, buna göre, 2013 yılının 5, 6, 7, 9, 10 ve 12. ayları, 2014 yılının ise, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 9. aylarında vade getirisinin yatırılmasına karşın, 2014 yılının 8, 10, 11, 12. aylarının yanı sıra 2015 yılının 1, 2, 3, 4, 5, 6 aylarında mevduata herhangi bir faiz işletilmediğini, durumun fark edilmesi üzerine müvekkilin davalı banka ile irtibata geçtiğini, davalı bankanın müvekkili hesaplarında tasarruf haklarının olduğunu ve yapılan işlemin haklı olduğunu savunarak ibra kaydıyla vade farkı işletilmeyen döneme ilişkin %0,25 vade farkı oranıyla ödemeye hazır olduklarının bildirdiğini, davalı bankanın kendi içinde çeliştiğini, vadeli mevduata yatırılan paranın müvekkilinin onayı alınmadan vadesiz hesapta değerlendirilemeyeceğini ileri sürerek şimdilik 1.750.000 TL’nin 2014 yılının 8, 10, 11, 12 ile 2015 yılının 1, 2, 3, 4, 5, 6 aylarında ödenmeyen faizlerinin en yüksek faiz oranlarından tahakkuk ettiği aylardan itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davasını 50.000 TL üzerinden harçlandırmış; 11.01.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 159.211 TL’ye yükseltip, tahakkuk eden her ay sonundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili bankada blokeli ve blokesiz olmak üzere iki adet hesabının bulunduğunu, teminat olarak gösterilen meblağın davacının blokesiz hesabından yatırılarak aylık vadeli olarak değerlendirildiğini, vadesinin sona ermesinden sonra teminat olarak yatırılan bu tutarın davacının herhangi bir talimatı olmadığından rehin sözleşmesi gereğince açılan davacının blokeli hesabına aktarıldığını, davacının 06.07.2015 tarihinde gönderdiği yazılı talimat üzerine, bu hesabındaki paranın aylık vadeli olarak işletildiğini, hesaplarını takip ve kontrol etmeyen davacının basiretli tacir gibi davranmadığını, 2014 yılı 8. ayına ilişkin talebin yerinde olmadığını, bu aya ilişkin faizin son gününün hafta sonu tatiline gelmesi nedeniyle ilk iş gününe kaydırıldığını, müvekkili bankanın işlemlerinin sözleşmeye ve yasaya uygun olduğunu, rehin hakkının vadesi gelmiş ve gelecek faizleri de kapsadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, ıslaha karşı beyanında, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı bankada vadeli mevduat hesabının bulunduğu, davalı bankanın belli dönemlerde hesapta bulunan parayı vadesiz hesapta bekleterek faiz işletmediği, davalının faiz işletmemesi nedeniyle davacının zararının 159.211 TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 50.000 TL"nin dava tarihinden, 109.211 TL"nin ıslah tarihi olan 11.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davalı banka nezdinde rehin olarak tutulan bedele yansıtılmayan faiz alacağının 50.000 TL"sinin en yüksek faiz oranıyla, ıslahta arttırılan 109.211 TL"sinin ise yasal faiziyle tahsili istemine ilişkin olup mahkemece yazılı şekilde davanın kabulü ile 50.000 TL"nin dava tarihinden, 109.211 TL"nin ise ıslah tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmiş; anılan kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülerek davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yazılı şekilde davacı vekilinin ıslah ettiği kısım yönünden yasal faiz talep edilmiş olduğu dikkate alınmaksızın talebi aşar şekilde 6100 sayılı HMK"nın 26. maddesine aykırı olarak ıslah edilen kısım yönünden de avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiş ve resen bozmayı gerektirmiş, ancak yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın bu yönüyle düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, ilk derece mahkemesince verilen kararın hüküm bölümünün 1 nolu bendinde yer alan "Davacının davasının kabulüne, 50.000 TL"nin dava tarihinden, 109.211 TL"nin ıslah tarihi olan 11.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "Davacının davasının kabulüne, 50.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle, 109.211 TL"nin ise ıslah tarihi olan 11.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" ibaresinin eklenmesine, verilen kararın HMK"nın 370/2. maddesi uyarınca yukarda açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
Yargıtay istinaf mahkemesi kararını incelediğine göre ancak bu karar üzerinde düzeltme yapar. Bunun sonucu olan ilk derece mahkemesi kararı üzerinde Yargıtayın düzeltme yapma yetkisi yoktur. Bu nedenle çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.