23. Hukuk Dairesi 2015/5043 E. , 2016/1287 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı kooperatif üyesi olan müvekkilinin tüm borçlarını eksiksiz olarak ödediğini, 19.06.2013 tarihinde kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, istifa tarihine kadar toplam 48.000,00 TL ödeme yaptığını, istifadan sonra davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 48.000,00 TL"nin istifa tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini istemiş 16.03.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 49.221,82 TL"ye artırmıştır.
Davalı vekili, davacının istifa ettiği yıl bilançosunun 08.03.2014 tarihli genel kurul toplantısında görüşüldüğünü, toplantıda erteleme kararı alındığını, davacı gibi istifa eden üyelerin ödemelerinin toplantı tarihinden itibaren 24 ay sonunda ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu nedenle davacı alacağının muaccel olmadığını ve dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının istifasından sonra yeni üye kaydı yapılmadığını, davacı ile aynı dönemde 170 üyenin daha istifa ettiğini, müvekkili kooperatifin ödemede bulunması halinde mevcudiyetinin tehlikeye düşeceğini, davacı alacağı hesaplanırken davacının masraf hissesinin mahsup edilmesi gerektiğini, istifa tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, davacı alacağının genel kurul toplantısından itibaren bir ayın sonunda muaccel olacağını, ancak bu tarihten itibaren faiz talep edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın, istifa nedeniyle davacının ödediği aidatların iadesi istemine ilişkin olduğu, davacının 2013 yılında davalı kooperatif üyeliğinden istifa ettiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, davacının istifa ettiği yıl bilançosunun 08.03.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında görüşüldüğü, anılan genel kurul toplantısında erteleme kararı alındığı, kooperatif kayıt ve hesaplarına göre bu erteleme kararının yerinde olmadığı, davacının alacağının anılan genel kurul toplantısından itibaren 1 ay sonunda muaccel olduğu, davacının davalı kooperatife toplam 49.332,84 TL ödemede bulunduğu, istifa ettiği yıla ilişkin payına düşen masraf hissesinin 477,44 TL olduğu, dava tarihine kadar işlemiş faiz tutarının ise 366,42 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 48.000,00 TL"nin dava tarihinden, 855,40 TL"nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle ve dava tarihine kadar işlemiş 366,42 TL faizin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 266/1. maddesi "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 282. maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği yönündeki hüküm, HMK"nın 281. madde hükmü karşısında hakim bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verildikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut uyuşmazlık, çözümünde bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir.
Davalı vekilince, 30.03.2015 havale tarihli dilekçe ile, çıkan ya da çıkarılan ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği belirtilerek bilirkişi raporuna itirazda bulunulmuş, ekinde kooperatifçe alınan krediye ilişkin belgeler, üyelerin listesi ve ödeme miktarları ile ilgili belgeler sunulmuş ve ek rapor alınması istenmiş olmasına rağmen mahkemece, davalı vekilinin ek rapor alınması istemi konusunda herhangi bir ara karar oluşturulmaksızın ve teknik nitelikteki itirazları cevaplandırılmaksızın bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak davalı vekilinin rapora itirazlarını cevaplandırır nitelikte ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde inceleme yetkisi verilmesine rağmen, dosya üzerinde inceleme yapan bilirkişilerin raporu esas alınarak, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2- Kabule göre de; mahkemece, uyuşmazlığın kooperatif ile üyesi arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı, kooperatif ile üyesi arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olmadığı gözetilerek, kabulüne karar verilen alacağa yasal faiz yürütülmesi gerekirken, ticari faiz uygulanması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.