13. Hukuk Dairesi 2015/16092 E. , 2017/2172 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukatı olan davalının vekaletnamesinde ahzu kabz yetkisi olmadığı halde, icra dosyasındaki paraları çektiğini ve bu paraları kendisine ödemediğini, bu nedenle haklı olarak davalıyı azlettiğini ileri sürerek, vekalet ücreti alacağı mahsup edildikten sonra uhdesinde kalan 32.374,70 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar Dairemizin 13.06.2011 tarihli ilamı ile davalı avukat hakkında açılan ceza dosyasının sonucunun beklenmesi gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece uyulan bozma ilamı sonrasında davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, ahzukabz yetkisi olmayan davalı avukat tarafından icra dosyalarından tahsil edildiği halde ödenmeyen bakiye alacak istemine ilişkin olup, davacı, davalıyı haklı olarak .... .... Noterliği’nin 21.06.2005 tarihli azilnamesi ile azlettiğini, bununla birlikte icra dosyalarından tahsil edilen ve kendisine ödenmeyen 32.374,70 TL"nin davalıdan faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Avukatlık Kanunu’nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Somut uyuşmazlığa ilişkin olarak, hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen 25.01.2010 tarihli bilirkişi raporunda; azlin haklı olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış olup sadece hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu bu haliyle eksik incelemeye dayalı olup raporun hükme esas alınması mümkün olmadığı gibi mahkemece de, azil nedenleri ve haklı olup olmadığı tartışılmamış, azlin haklı mı yoksa haksız mı olduğu açıklanmadan eksik bilirkişi raporuna dayanılarak davacının alacağının olmadığı kanaatine varıldığı belirtilip hüküm tesis edilmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece, azil nedenleri ile ilgili inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle azlin haklı olup olmadığı irdelenerek gerekirse denetime açık bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.