(...Dava, Hazine tarafından açılan tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, Daire bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 140 ada 33, 37, 53, 71 ve 75 parsel sayılı taşınmazların harici satış senetlerine dayalı olarak davalı adına tespit ve tescil edildiği, daha önce davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, Dairece; zilyetlik koşullarının ve 5663 sayılı Yasa ile değişik 2863 sayılı Yasanın 11.maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gereğine değinilerek bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada taşınmazların zaman zaman kullanıldığı ifade edilmiş ise de, mahalli bilirkişilerin beyanlarında taşınmazların önceki zilyetlerinin 1970’li yıllarda adayı terk ettiklerinin ifade edildiği, taşınmazların uzunca bir süre terk edildiğine göre, sonradan zilyetliği devralan kişinin zilyetliğine değer verilemeyeceği (TMK 996.md), öte yandan her ne kadar zirai bilirkişi tarım arazisi olduğu şeklinde rapor vermiş ise de; yapılan keşif sonucunda dosyaya ibraz edilen fotoğraflardan taşınmazların tarım arazisi niteliğinde olmadıkları ve zilyetlikle iktisabı mümkün olan yer niteliği taşımadıkları, dolayısıyla kişiler lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. O halde, zirai bilirkişinin tarım arazisi olduğu şeklindeki görüşüne değer verilemez.
Öte yandan, dava konusu 37 parsel sayılı taşınmazla ilgili uygulama ve araştırma da yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, 33, 53, 71 ve 75 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 3402 Sayılı Yasanın 18.maddesi hükmü gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi, 37 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise, yerinde uygulama yapılması, bir önceki bozma kararında işaret edildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili; 140 ada 33, 37, 53, 71 ve 75 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında harici satış senetlerine dayalı olarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini, davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, iddiaların yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen ilk karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, zilyetlik koşullarının ve 5663 sayılı Yasa ile değişik 2863 sayılı Yasanın 11.maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gereğine değinilerek bozulmuş; mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı yararına zilliyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği ikinci karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, içeriği yukarıya alınan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiş, kararı davacı Hazine vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmazların zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığı, davalı yararına zilyetlikle edinim koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce; 37 parsel nolu taşınmazla ilgili uygulama ve araştırma yapılmaması, 75 ve 53 parseller yönünden taşınmazların hali arazi niteliğinde olup tarım arazisi niteliğinde olmadıkları ve zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğu gözetildiğinde, Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu ancak; 33 ve 71 nolu parsellerin yapılan keşif, bu keşif sonucu dosyaya ibraz edilen fotoğraflar ve bilirkişi raporundan tarım arazisi niteliğinde oldukları, bu taşınmazların Rum asıllı vatandaşlardan intikal ettiğinin ileri sürüldüğü, 1970’li yıllarda Rum asıllı vatandaşların birçoğunun adadan ayrıldıkları ancak taşınmazlarının emanetçiler tarafından tasarruf edildiği, zilliyetliğin terk edilmediği, hususunun değerlendirilmesi gerektiği, bu parseller bakımından değinilen hususlarda tereddüde mahal bırakmayacak şekilde araştırma yapılması yönünde yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile bozulması gerektiği ileri sürülmüşse de bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dava konusu 37 parsel sayılı taşınmazla ilgili uygulama ve araştırmanın yapılmadığı; 53 ve 75 nolu parsellerin tarım arazisi niteliğinde olmayan ve zilyetlikle iktisapları mümkün olmayan yerlerden oldukları gibi; davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının da oluşmadığı; 33 ve 71 parsellerin yapılan keşif sonucunda dosyaya ibraz edilen fotoğraflardan ve bilirkişi raporundan tarım arazisi niteliğinde oldukları anlaşılıyor ise de, bu taşınmazların uzunca bir süre terk edildiği ve zilyetliği sonradan devralan kişinin eklemeli zilyetliğine değer verilemeyeceği, dolayısıyla bu taşınmazlar yönünden de davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu’nca yukarıda değinilen ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440/I.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açıke olmak üzere 09.10.2013 gününde yapılan görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.