18. Ceza Dairesi 2019/8848 E. , 2019/14803 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından sanıklar ... ve ... haklarında Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/147 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama kapsamında, tanık ..."nın kullandığı ... numaralı hattın suç tarihi olan 03/02/2012 tarihindeki ayrıntılı görüşme kayıtlarının ve baz istasyonlarını gösterir HTS kayıtlarının gönderilmesi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna yazılan 24/12/2018 tarihli yazıya, ilgili Kurum tarafından 24/12/2018 tarihli yazı ile itiraz edilmesi üzerine, itiraz konusunda karar verilmek üzere dosyanın gönderildiği mercii Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın kabulüne dair 15/02/2019 tarihli ve 2019/416 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince tanığın rızası olmadan iletişiminin tespitine karar verilmesinin kanuna açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 20/10/2010 tarihli ve 2010/4832 esas, 2010/6800 sayılı kararında belirtildiği üzere, hâkim kararı gerektiren iletişimin tespiti tedbirinin şüpheli veya sanık tarafından kullanılan telefonlar hakkında uygulanabileceği, tanığın telefonu açısından iletişimin tespiti uygulamasının mahkemenin genel soruşturma ve delil toplama yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, mahkemenin ilgili kurumdan tanığın telefonu ile yapılan görüşmelerin kimle, ne zaman, hangi suretle yapıldığına ilişkin kayıtları içeren iletişimin tespitini isteyebileceği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi Kurumu ve bu kapsamda iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri 5271 Sayılı CMK’nın 135. maddesinde düzenlenmiştir.
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinde ise: “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23/11/2009 tarihli ve 2009/12637-13042 sayılı ve yine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 20/10/2010 tarihli, 2010/4832-6800 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. ve Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmeliğin 12. maddelerine göre; Hakim kararı gerektiren iletişimin tespiti tedbirinin şüpheli veya sanık tarafından kullanılan telefonlar hakkında uygulanabileceği, anılan düzenlemelerde tanıkların telefonlarına yönelik bir tedbirden bahsedilmediği, bu durumda adı geçen tanığın telefonu açısından iletişimin tespiti uygulamasının mahkemenin genel soruşturması ve delil toplama yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, mahkemenin ilgili kurumdan tanığın telefonu ile yapılan görüşmelerin kimle, ne zaman, hangi suretle yapıldığına ilişkin kayıtları içeren iletişimin tesbitini isteyebileceği gözetilmeden itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 15/02/2019 tarihli ve 2019/416 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 21/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.