12. Hukuk Dairesi 2018/4785 E. , 2018/11001 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine, işçilik alacağı konulu ilama dayalı olarak başlatılan ilamlı takipte, borçlunun; haline münasip evi üzerindeki haczin İİK 82/12 maddesi gereği kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile ... 8. İcra Müdürlüğünün 2014/10596 Esas sayılı takip dosyasında davacının mesken ihtiyacı için ayrılması gereken paranın 140.000 TL olarak belirlenmesine ve dava konusu taşınmazın satış işlemlerinin buna göre icra müdürlüğünce değerlendirilmesine hükmolunduğu görülmektedir.
İİK"nin 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince; borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınabileceği haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, İİK"nin 82/3. maddesine göre satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı hak sahiplerine ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu unsurları içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Öte yandan, borçlunun, şikayete konu taşınmazın bulunduğu yerde oturması zorunlu olmadığından, sosyal ve ekonomik durumuna uygun daha mütevazi semtlerde edinebileceği meskenin değerinin de bilirkişi marifeti ile tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi önem arz eder.
Somut olayda, meskeniyet şikayetine konu taşınmazla ilgili olarak mahkemece yapılan 20.04.2016 tarihli keşif sonucu düzenlenen 09.07.2015 tarihli kök bilirkişi raporunda; şikayete konu ... İlçesi ... Mahallesi 1716 Ada 37 Parselde bulunan 3. normal kat 10 Numaralı bağımsız bölümün keşif tarihi itibari ile değerinin 280.000,00 TL olarak belirlendiği, anılan raporda, borçlunun, haline münasip evi yaklaşık 140.000,00 TL"ye alabileceğinin, fakat anılan hesap sonrası borçlunun eline kalan 140.000,00 TL bedelden, şikayet konusu taşınmazın satışı sırasında yapılacak yasal kesintiler (tapu harcı, tahsil harcı vs) sonrası, borçlunun iktisadi ve sosyal durumu ile aile efradı dikkate alınarak elde edilecek para ile ...’un her hangi bir mütevazi semtinde olursa olsun arta kalan bedel ile ailesi ile beraber yaşayabileceği bir konutu edinmesinin mümkün olamayacağı görüşünün bildirildiği; alacaklının 27.07.2015 tarihli itirazı sonrası ise 27.11.2015 tarihli ek raporda da ‘kök raporda değişiklik yapacak bir durum mevcut değildir’ ifadelerinin kullanıldığı görülmektedir. Ne var ki sözü edilen raporun hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Zira, mahkemece, borçlunun sosyal ve ekonomik durumuna dair yapılan araştırma neticesinde; dosya kapsamına sunulan 02.11.2014 ile 16.02.2015 tarihli yazı cevaplardan anlaşılacağı üzere, borçlunun anılan adreste bulunmadığı gerekçesiyle hakkında rapor düzenlenemediğinin belirtildiği, haliyle anılan eksiklik ile yöntemince araştırılma tamamlanamadan bilirkişi raporu tanzim edildiği dosya kapsamıyla sabittir. Öte yandan, takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup; anılan her iki raporda da; borçlunun ve bakmakla yükümlü olduğu aile efradının sosyal ve ekonomik durum incelemeleri mevcut olmadan, daha mütevazi yerlerde haline münasip edinebileceği meskenin olamayacağının tespiti doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece, yapılacak iş; öncelikle, borçlunun haciz anında kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimler olduğunun, bu kişiler adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığının, geçimlerini nasıl temin ettiklerinin de belirlenmesi suretiyle borçlunun sosyal ve ekonomik durumunun usulünce saptanması, sonrasında bilirkişiden ek rapor alınarak borçlunun ...’un daha mütevazi semtlerinde haline münasip evi alabileceği değerin açık, net ve tek rakam olarak yukarıda değinilen ilke ve kurallar gözetilerek tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.