15. Hukuk Dairesi 2015/1186 E. , 2015/6603 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece ıslahla arttırılan miktar da dikkate alınarak davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı arasındaki ilişki 25.03.2011 tarihli "sözleşmedir" başlıklı davalının isim ve imzasını taşıyan ... ada ... parseldeki binanın tecavüzlü kısmının yıkılıp, duvarlarının örülmesi, pencere ve çerçevelerinin yapılması ve tahliye giderlerinin ödenmesi taahhüdünü ihtiva eden belge ve davacının 25.03.2011 tarihinde imzasını taşıyan kendi taşınmazının komşu parsele tecavüz eden bölümünün yıkılması ve yıkılan bölümün duvar örülerek tadil edilmesine muvafakatini gösteren muvafakatname ile oluşmuştur. Dosyadaki tapu kaydına göre ... ... ada ... parsel sayılı taşınmazın, arsa niteliği ile 1/2"şer hisseler oranında davacı ile dava dışı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı cevap dilekçesi ve aşamalardaki savunmalarında tahliye için gerekli bedellerin ödendiğini, dava konusu olup davacının ½ oranında pay sahibi olduğu arsadaki yapı kaçak olduğu ve İmar Kanunu gereği inşaat yapılamayacağı, inşaat ve tadilat ruhsatı olmadığından tadilat işlerinin yapılmasının mümkün olmadığını, ruhsat alma yükümlülüğünün muvafakatnameye göre davacıya ait olup bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini, davacının arsası üzerindeki inşaatı yıkarak kat karşılığı inşaat yapımı
konusunda başka bir yükleniciyle anlaşmış olup, haksız kazanç peşinde olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Gerçekten de 3194 sayılı İmar Yasası"nın 21. maddesi hükmü uyarınca bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınması zorunludur. Yapı ruhsatı ise ancak projelerine imar planı ve yönetmeliğine göre uygun olması halinde resim ve harçları ödetilerek verilir. Ruhsatsız veya ruhsat ile eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılar ruhsata bağlanamıyor veya ruhsata aykırılık giderilemiyor ise 3194 sayılı Kanun"un 32. maddesi hükmü gereğince ilgili belediye ve valilikce inşaat derhal durdurulur. Yasal hale getirilmesi imkânsız olur veya süre verilmesine rağmen yasal hale getirilmezse bu haliyle yapının yıkılmasına karar verilir. İmar Kanunu"ndaki bu hükümler kamu düzenine ilişkin olduğundan görevi gereği mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtay"ca kendiliğinden gözetilir. Yapının imara aykırı ve kaçak olup yasal hale getirilmesinin mümkün bulunmaması ya da verilen süreye rağmen yasaya aykırılığın giderilip uygun hale getirilmemesi halinde sözleşme hukuki imkânsızlık sebebiyle geçersiz olacağından imara aykırı ve kaçak yapının sadece yıkımı istenir. Böyle bir yapının ekonomik değeri olmayacağından yasaya aykırılığı korur biçimde yıkılan kısımların tazmin ve yeniden yapım bedeline hükmedilemez.
Bu durumda mahkemece davacının da paydaş olduğu arsa üzerinde yapılan yapı ile ilgili bulunduğu yer belediyesinden inşaat yapım izni ve yapı kullanma izin belgesinin bulunup bulunmadığı sorulup varsa inşaat imar işlem dosyası getirtilip, gerekirse konusunda uzman inşaat bilirkişisi marifetiyle mahallinde yeniden keşif yapılarak 2250 ada 30 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki inşaatın yasal ve imara uygun olup olmadığı, imara aykırı ve kaçak ise yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmayacağı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp ilgili belediyeden yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı ve ne şekilde yasal hale getirileceği de sorulup belirlendikten sonra mümkün ise davacıya taşınmaz üzerinde bulunan mevcut bina ve inşaatın yasal hale getirilmesi ile ilgili işlemleri yaptırmak ve davalı ile yapılan sözleşmedeki tadilat işlemlerinin de yapılması için tadilat ruhsatı almak üzere süre ve yetki verilip, yasal hale getirildikten ve tadilat ruhsatı alındıktan sonra tadilat yapılacak arsanın paylı mülkiyet halinde olması ve Türk Medeni Kanunu"nun 692. maddesi hükmünce davalı ile paydaş davacı arasında yapılan sözleşmenin geçerli olup olmadığı da değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi, imara aykırılık ve kaçak inşaatın yasal hale getirilmesinin mümkün olmaması ya da süre verilmesine rağmen davacı tarafça yasal hale getirilmemesi ve tadilat ruhsatı alınmaması halinde sözleşme hukuken geçersiz olup, mevcut inşaatın ekonomik değeri olmayacağı ve traşlanan bölümdeki yerlerin yeniden yapım bedeline hükmedilmesi yasaya aykırılığın devamı sonucunu doğuracağından bununla ilgili istem ve kira alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın kabulü doğru olmamıştır.
Öte yandan, sözleşmeden kaynaklanan alacaklarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da borcun kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. Eldeki davada kararlaştırılan kesin vade bulunmadığı gibi davadan önce borçlu usulen temerrüde düşürülmediğinden kabul edilen alacağın dava edilen kısmına dava tarihinden, ıslahla arttırılan bölümüne ıslah harcının yatırıldığı tarihten faiz uygulanmasına karar verilmesi yerine bu husus gözden kaçırılarak ıslah ile arttırılan miktarla birlikte alacağın tamamına dava tarihirnden itibaren faiz yütürülmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Belirtilen sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.