4. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/10013 Karar No: 2017/4101 Karar Tarihi: 15.06.2017
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2015/10013 Esas 2017/4101 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2015/10013 E. , 2017/4101 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı aleyhine 10/08/2012 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekili Avukat ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, istihdamın teşviki ile kredi uygulamalarında performanslarının yükseltilmesi ve uygun koşullarda finansal destek sağlanarak uluslararası düzeyde rekabet etmeleri, kalite ve üretim artışlarını sağlamaları amacıyla bankalarla sıfır faizli destek kredisi protokolü imzalandığını, davalının söz konusu krediden faydalandığını ve süresi içinde mevcut istihdamını korumayarak verdiği taahhüdü yerine getirmediğini, alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; ayrıca davacı lehine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunludur. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin öngörülebilir olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda; dava konusu alacağın varlığı bilirkişi raporu ile saptanmış olduğundan dava konusu alacak likit değildir. Dolayısıyla itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada, gerekse öğretide öngörülen alacaktaki "likit" yani muayyenlik ve belirlenebilirlik koşulu gerçekleşmemiştir. Bu durumda, takip konusu alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece yasal koşulları bulunmadığı halde, icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmeyip kararın bozulması gerekirse de, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle hükmün birinci fıkrasının dördüncü bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine, kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.