16. Ceza Dairesi 2020/7202 E. , 2021/3274 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2020 tarih ve 2016/78 - 20120/134 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılıp, TCK"nın 314/2, 3713 sayılı TMK"nın 5/1, TCK"nın 221/4, 62/1, 53, 58/9, 221/5, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyete dair, düzeltilerek istinaf talebinin esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, silahlı terör örgütüne üye olmak suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş olduğundan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık şahsi cezasızlık veya cezadan indirim yapılması gereken haller olarak kabul edilmiştir.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme
ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (TCK"nın 221/2 m.), hakkında soruşturma başladıktan sonra gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde (TCK"nın 221/4 m. ilk cümlesi), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması durumunda yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde (TCK"nın 221/3 m.) sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır.
Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanmış olup örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezasından indirim yapılacaktır (TCK"nın 221/4. fıkra 2. cümlesi).
Kanun vazının, etkin pişmanlığı şahsi cezasızlık sebebi olarak kabul ettiği durumlarda, örgütten ayrılma veya güvenlik güçlerine teslim olma bakımından "gönüllülük" esasını benimsediği görülmektedir. Gönüllülük, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; "bir iş yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken üstlenen" olarak tanımlanmıştır.
Örgütten ayrılma bağlamında gönüllülük, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde kalması imkanını ortadan kaldıran veya zorlaştıran bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle gönüllü olarak örgütten ayrılmasıdır (Ersan Şen - H. Sefa Eryıldız, Suç Örgütü 2018 baskı syf. 346).
Güvenlik güçlerine teslim olma bakımından gönüllülük kavramına gelince;
Pişmanlık ve gönüllülük failin psikolojik dünyasıyla alakalı ve son derece soyut kavramlar olması nedeniyle sanığın "gerçek ve samimi" bir pişmanlık duyup duymadığı veya gönüllü olup olmadığının tespiti fevkalade zordur. Suç sonrasındaki tutum ve davranışların belli ölçüde cezadan kurtulma düşüncesine dayanması son derece insani bir durumdur (Baba, Türk Ceza Hukukunda Etkin Pişmanlık 2013 baskı syf 98). Bu nedenle aslında saptanmaya çalışılacak olan, failin salt cezadan kurtulma saikiyle değil fiilin yarattığı haksızlığı gidererek legaliteye dönme düşüncesiyle hareket edip etmediği hususudur ki bu da ancak kişinin dış dünyaya yansıyan davranışlarıyla belirlenebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hakkında ailesinin müracaatı üzerine daha evvel başlatılmış soruşturma bulunan sanığın, karar yerinde usulüne uygun olarak toplanıp tartışılan delillere ve dosya kapsamına uygun oluş ve kabule göre;
Suriye"ye giderek YPG Silahlı Terör Örgütüne katılıp burada askeri eğitim gördükten sonra DEAŞ"a karşı YPG saflarında yer aldığı, sonrasında örgütten ayrılmak istemesi üzerine kaçmaya çalışırken ayağından vurulduğu, bu nedenle terör örgütü YPG"nin sözde mahkemesine çıkartırılarak 6 ay cezaevinde tutulduğu, ailesinin de gayretleriyle örgütten ayrılarak Türkiye"ye geldiği ve etkin pişmanlıktan yararlanmak amacıyla güvenlik kuvvetlerine kendiliğinden teslim olduğu, aşamalarda vermiş olduğu ifade ve savunmalarında, kendisini örgüte yönlendiren HDP ilçe binasındaki Eyüp Acar, Velat Kod Muhammed Aksoy ve Helin Mardin isimli şahısları fotoğrafları üzerinden teşhis ederek, örgüte nasıl katıldığı, bulunduğu kamplar, siyasi ve ideolojik eğitime ilişkin bilgileri aktardığı, örgütte ajan olduğu gerekçesiyle tutulan 2 şahsın da ismini verdiği, yakalandığı andan itibaren soruşturma ve kovuşturma aşaması boyunca etkin pişmanlık içeren anlatımlarında sebat eden sanığın bir kısım örgüt üyeleri hakkında kendi yargılandığı dosyada fotoğraflı teşhis de bulunduğunun anlaşılması karşısında, örgütten ayrılarak kendiliğinden teslim olan ve örgütte kaldığı süre ve konumuna uygun bilgiler verdiği kabul edilen sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 221/4-1. cümlesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmü uygulanarak ”ceza verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden hukuki olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde DERHAL SALIVERİLMESİNİN sağlanması için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.