13. Hukuk Dairesi 2016/30484 E. , 2017/2115 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 1989 yılında ....’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 10,00TL peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, ıslahen 11.528,81 TL’nın faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir
Davalı, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın aldığı, ilerde maliyet hesabından mahsup edilmek üzere 10,00.TL ödediği, konutun davacıya teslim edilip tapuda devir işleminin yapıldığı, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ödeme yaptığı ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği dosya içeriği, aynı nitelikteki emsal dosyalar ve toplanan delillerle anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, davacının yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, gerek devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle açılan ve reddedilip, Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşen dosya kapsamlarından, davacının peşin olarak ödediği paranın mahsubunun yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi kurulu raporunda mahsup yapılmadığını bildirmiş itiraz üzerine bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu ek raporunda " yazı ekleri arasında bulunan banka dökümünde, davacı tarafından ödenen peşinatın borçlanma sözleşmesi imzalandığı sırada 04.09.1997 tarihinde borç tutarından 12,80 TL olarak ( 296,84 - 12,80 = 284,04 TL ) mahsup edildiği anlaşılmaktadır. bu durumda mahsup işleminin yapıldığı 04.09.1997 tarihininde davacının ödediği meblağ güncellenmeden borcuna mahsup edilmiştir. davacının ödediği meblağın 04.09.1997 tarihine kadar denkleştirici adalet gereği güncellenerek borcuna mahsup edilmesi ve mahsup işleminden sonra kalan tutarın dava tarihi itibariyle tüfe, faiz döviz altın ve asgari ücret esas alınarak güncellenerek davacıya ödenmesi gerekmekmetir" şeklinde görüş bildirmiştir. Davacı bilirkişi raporu doğrultununda dava değerini 11.528,81 TL olarak ıslah etmiştir. Mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadeler ve emsal içtihat üzerine varsayıma dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi"nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler ve dosya kapsamında alınan bilirkişi kurulu raporu ve bu rapora yönelik itirazlar ve davacının ıslahı dikkate alınmak suretiyle ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.