4. Hukuk Dairesi 2015/11463 E. , 2017/4048 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/12/2014 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 19/06/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, araç satışının iptali ve aracın tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin, plaka sayılı aracını kiralanmak üzere oto kiralama işi yapan dava dışı teslim ettiğini, dava dışı isimli şahsa kiraladığını, kira süresi bitmesine rağmen aracın teslim edilmediğini, durumu araştırması üzerine müvekkilinin adına sahte kimlik düzenlenmesi suretiyle aracın davalıya satıldığının öğrenildiğini belirterek araç satışının iptali ile aracın müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı, açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı vekilinin, davalının ödediği bedeli iade etmek istemediklerine dair beyanı nazara alınarak Türk Medeni Kanunu"nun 988. maddesi hükmü uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Ancak, bir malın zilyedi onu başkasına emanet etmiş olmayıp çaldırma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü sahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanun"un 989. maddesi bu konuda açık düzenleme içermektedir. Buna göre, taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.
Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda emaneten bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmaksızın çıkan mallar arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca bir malı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişinin menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası
./..
olmadan çıkan bir şeyi iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 esas, 2002/643 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Somut olayda; davacı, aracını dava dışı bir kişiye kiralanması amacı ile teslim etmiştir. Dolayısıyla araç, araç malikinin elinden rıza ile çıkmıştır. O halde emin sıfatıyla zilyetten araç iktisap eden davalının iyi niyetli olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekir. Dosya içeriğindeki bilgilerden davalının, kendisini araç maliki davacı gibi tanıtan kişi ile birlikte ve davacıyı zarara uğratma kastı ile hareket ettiğini gösterir delil ve kanaat verici emare bulunamamıştır. O halde, davacı ancak bedelini ödemek suretiyle davalıdan aracını geri alabilir. Ancak mahkemece, bedelin ödenmesi hususunun infaz aşamasında gözetilecek bir konu olması değerlendirilmeksizin, davacı vekilinin duruşma sırasındaki beyanlarında aracın bedelini ödemeyeceğini bildirmesi gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.