8. Hukuk Dairesi 2010/4204 E. , 2010/4746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.09.2009 gün ve 486/260 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.05.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekillerinden Avukat ...ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ...İşçimen geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyadaki eksik hususların ikmali için mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili; evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen ... İli Çankaya İlçesi Sağlık Mahallesi dahilindeki 2964 ada 1 parsel 2 nolu bağımsız bölümün, ... İli Çankaya İlçesi Sancak Mahallesi dahilindeki 25317 ada 7 parsel 3 nolu bağımsız bölümün, Konya İli Karatay İlçesi dahilindeki 23184 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6 parsellerin, Konya İli Karatay İlçesi dahilindeki 23185 ada 5, 6, 7, 8 parsellerin, Konya İli Meram İlçesindeki 13 parselin ve Mersin Bozyazı"da bulunan S Blok 3 nolu dublex mesken niteliğindeki kooperatif evinin edinilmesinde vekil edeninin katkısının bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 17.700 TL’nin taraflar arasında görülen boşanma davasının açıldığı tarih olan 3.3.1997 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini ve ayrıca evlilik birliği içinde bedelleri vekil edeni tarafından ödenerek alınan ve dava dilekçesinde liste halinde bildirilen ev eşyalarının da boşanma sırasında davalı eş yanında kaldığını ileri sürerek dava konusu ev eşyalarının mevcut ise aynen, olmadığı takdirde bedellerinin 3.3.1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili ise, diş hekimi olarak hem devlet memuru hem de özel muayenehanesinde çalışan ve oldukça iyi gelire sahip olan vekil edeninin dava konusu mal varlığının edinilmesini tek başına sağladığını, kazancını gece hayatında harcayan bir kişi olan davacının dava konusu taşınmazların edinilmesinde katkı sağladığının kabul edilemeyeceğini ve ayrıca vekil edeninin evden ayrılırken sadece çeyiz eşyalarını aldığını dava konusu ev eşyalarının vekil edeninde bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “.....dava tarihi itibariyle taşınmaz ve taşınır malların belirlenmiş olan değerlerinin davacının katkı payı olarak kabul edilen % 30 una tekabül eden 17035 TL katkı payı alacağının 3.3.1997 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ait istemin reddine ...." karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 1985 yılında evlenmiş, 3.3.1997 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 20.2.2001 tarihinde boşanmışlardır. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; dava konusu olan taşınmazlardan Konya İli Meram İlçesi dahilindeki taşınmazın 5.8.1991 tarihinde, Konya İli Karatay İlçesi dahilinde kalan tüm taşınmazların 15.10.1996 tarihinde, ... İli Çankaya İlçesi dahilinde kalan taşınmazların ise 14.10.1996 tarihinde edinilerek davalı adına tescil edildikleri, Bozyazı İlçesi dahilinde kalan dublex meskenin ise öncesinin SS Öncü Destek Yapı Kooperatifine ait olduğu ve davacı ...’ın bu kooperatifteki hissesini 14.5.1997 tarihinde davalıya bedeli karşılığında devretmesi nedeniyle kooperatifin hissedarı haline gelen davalı adına 20.6.1997 tarihinde ferdileşme nedeniyle tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda edinilen taşınmazlar taraflar arasında 743 sayılı TKM. nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkindir. O halde uyuşmazlığın, Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda duraksamamak gerekir. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu; 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının olması gerekir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Dosya arasında bulunan, kayıt ve belgeler ile dosya kapsamına göre, davacının subay, davalının ise diş hekimi olarak çalışmakta olduğu düzenli gelire sahip bulundukları anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı vekili dava konusu taşınmazların edinilmesine davacının hiç bir katkısının olmadığını ileri sürmekte ise de, düzenli olarak çalışan ve hiç de küçümsenmeyecek bir gelire sahip bulunan davacının katkısının olmadığı düşünülemez.
Mahkemece, tüm bu hususlar dikkate alınarak, evliliğin başladığı 1985 yılından dava konusu taşınmazların edinildiği tarihe kadar geçen döneme ilişkin olarak taraflara ait olan çalışma ve gelire ilişkin belgeler getirtilmiş, dava konusu taşınmazların ve ev eşyalarının dava tarihi olan 31.1.2001 tarihindeki değerleri uzman bilirkişiler aracılığı ile yerinde belirlenmiş ve ondan dosya katkı payı oranı ve alacağının belirlenmesi amacıyla bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir. Hukukçu bilirkişi Av. Yurdaer Köylü ( Bu bilirkişinin daha sonra ölmesi nedeniyle yerine Av. ... Bir atanmıştır) ve mali müşavir Erhan Kayra tarafından, tarafların gelir durumları, sosyal ve mesleki konumları, davacı kocanın 743 sayılı TKM nin 152. maddesinden kaynaklanan iaşe yükümlülüğü, özel harcamaları gibi ölçütler dikkate alınarak doğru bir biçimde yapılan değerlendirme sonucunda düzenlenen 13.11.2002 günlü raporda davacının dava konusu taşınır ve taşınmaz malların alımında sağladığı katkı oranının % 17 olacağı, bu oranın dava konusu taşınır ve taşınmaz malların dava tarihindeki değerleri toplamına oranlandığında davacının toplam 16.577.635.000 lira katkı payı alacağı hakkına sahip bulunduğu bildirilmiştir. Mersin- Bozyazı-Çubukkonağı Köyü’nde bulunan ve öncesi SS Öncü Destek Yapı Kooperatifinin 3 nolu dublex meskene ait kooperatif hissesinin 14.5.1997 tarihinde davacı koca tarafından davalı eşe satıldığının anlaşılması ve bundan sonra yapılan ferdileşme sonucunda bu taşınmazın davalı adına kayıtlanması nedeniyle, davacı tarafından davalıya devredilen böyle bir taşınmaz için katkı payı istenemeyeceği hususu da aynı raporda doğru olarak değerlendirilerek hesabına dahil edilmemiştir. Bu rapora taraf vekillerinin vekil edenlerine ait bazı gelir bilgilerinin raporda değerlendirilmemiş olmasına yönelik olarak yaptığı itirazlar üzerine tarafların itirazlarına dayanak oluşturan gelir bilgilerinin yeniden değerlendirmesiyle düzenlenen 12.2.2007 günlü raporda davacının katkı payı oranının %14,06 olacağı ve buna göre de katkı payı alacağının 13.710.679.300 lira olacağı bildirilmiştir. Mahkemece, dosyaya, oluşa ve Yargıtay’ın uygulamaları uygun, doğru hesap ve değerlendirmeye dayalı bu rapor yerine; somut bir hesap yöntemi içermeyen varsayımsal bazı değerlendirmeye ilişkin bulunan ve katkı payı alacağı isteğine konu olamayacağı belli olan Mersin Bozyazı’daki taşınmazın hesaplamada dikkate alındığı anlaşılan bilirkişiler Hamza Bulut ve Veli Cavdar tarafından düzenlenen 12.11.2007 günlü rapor doğrultusunda ve yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Kaldı ki; taraflar arasındaki uyuşmazlık 1.1.2002 tarihinden önceki döneme ait katkı payı alacağı isteğine ilişkin bulunduğuna ve bu durumda faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekirken, diğer bir anlatımla belirlenen tüm alacak miktarının dava tarihinden (görülmekte olan davanın tarihi 31.1.2001 dir) işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında görülen boşanma davasının açıldığı tarih olan 3.3.1997 tarihinden işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş olması da doğru olmamıştır.
Davalı vekili taraflar arasında görülen ve boşanmaya ilişkin olan ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.9.1999 tarih 97/67 Esas ve 99/709 Karar sayılı hükmünün eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturacağını, ayrıca vekil edeninin Eylül 1985- Ağustos 1986 tarihleri arasında Tekirdağ’da ve daha sonra Konya’da muayenehane açarak elde ettiği gelirlerin hiç bir hesaplamada dikkate alınmamış olmasının doğru olmadığını da ileri sürmekte ise de, kesin hüküm olduğu belirtilen dava dosyasına konu istek; davalı adına olan tapu kayıtlarının ½ oranında iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi, daha sonra aynı taşınmazlara yönelik olarak katkı payı alacağı istenilemeyeceği anlamına gelmeyeceğinden ve davalının Tekirdağ ve Konya’da bulunduğu dönemlerde muayenehane açmış olduğu belirlense dahi bu çalışması karşılığında gelir elde edip edemediği, etmiş ise ne kadar elde ettiği belgelere dayalı olarak belirlenemediğine ve varsayımsal olarak şu kadar gelir elde etmiştir denilemeyeceğine göre; değerlendirmelerde dikkate alınmaması doğrudur. Bunlardan ayrı; davalı vekili yargılama sırasında davacıya ait olan mal varlıklarının da görülmekte olan uyuşmazlıkta dikkate alınmasını istemiş ise de; böyle bir böyle bir isteğin değerlendirmeye alınması istekte bulunan kişinin de yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılmak suretiyle açmış olduğu bir davanın ve isteğinin olması ve bu isteğe bağlı olarak belirlenmiş ve kanıtlanmış bir alacağın bulunması gerekir. Sadece bu durumun dikkate alınmasını istemek yeterli değildir. Davalı vekilinin bu husustaki taleplerine yönelik olarak 14.7.2009 günlü oturumda hazır olan davacı vekili, “ .... bu konuda açılmış ve tarafımıza yöneltilmiş bir dava yoktur...” açıklamasında bulunmasına rağmen aynı oturumda hazır olan davalı vekili bir davanın varlığından söz ederek açıklamaya karşı koymamış, dosya numarasını bildirmemiş, vekil edeni tarafından davacı aleyhine açıldığını ileri sürdüğü ... 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/323 Esas sayılı dava dosyasından temyizde bahsetmiştir. Mahkemenin yargılama sırasında haberinin olmadığı bir dosyayı dikkate alması olanaklı bulunmadığından; davalı vekilinin bu yöne ilişen temyiz isteği de yerinde değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 230,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 12.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.