23. Hukuk Dairesi 2015/4910 E. , 2016/1248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının ödemekle yükümlü olduğu giderleri ödememesi nedeniyle alacağın tahsili için ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/7107 E. sayılı dosyasından takibe geçtiklerini, vaki itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40"dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının 2003 yılında sabit ve peşin ödeme ile ortak olduğunu, yönetim kurulunun davalı ve arkadaşları ile yaptığı anlaşmanın genel kurul tarafından onaylanmış olması durumunda kendisinden ek 18.000,00 TL ödeme istenmesi gerekmediğini, peşin ödeme dışında bugüne kadar hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu ve talepte de bulunulmadığını savunarak, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ortağın peşin ödemeli ortak olmadığı, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2004/391 E. sayılı kesinleşen dava dosyasına konu tazminatın arsa sahiplerine ödenmesinden kooperatifin sorumlu olduğu, davalının açtığı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2010/225 E., 2012/385 K. sayılı dosyasındaki "davanın reddine" ilişkin kararın da davalı yönünden kesinleştiği, bu suretle davalının 18.000,00 TL davacı kooperatife borcunun bulunduğu, öte yandan, icra takibine konu borcun kooperatif üyesi olan davalının aidat ve gider yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklandığı, aidat ve genel gider miktarlarının genel kurul kararları ile belirlenmiş olduğu, bu durumda kooperatif üyesi olan ve bu nedenle genel kurul kararları ile bağlı bulunan davalının borçlu olduğu miktarın belirlenmesinin borçlu tarafından bilinebilecek, belirlenebilecek bir husus olmasına göre takibe konu borcun likit borç olduğu, TBK"nın 88 ve 120. maddesi gereğince faiz talebinin yıllık %13,75 oranında kabul edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, itirazın 18.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranında faiz yürütülmek üzere takibin devamına, hükmedilen alacağın %40"ı olan 7.200,00 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b)Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı kooperatifin 13.06.2009 tarihli genel kurulunun 2. gündem maddesinde, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2004/391 sayılı kararı
uyarınca ortaya çıkacak olan tazminat tutarının faiz ödemesine meydan vermemek üzere biran önce ödenmesi için üyelerin herbirinin hissesine düşen tutarın peşin olarak talep edilmesi, veremeyen üyelerin ise kendilerinin muhatap olması kaydıyla davacı kooperatifin yönetim kurulu tarafından kredi alınarak ödenmesi kararı alındığı, 27.02.2010 tarihli genel kurulun 5. gündem maddesinde, altı kişinin ödeme yapmamasına dair önergenin onaya sunulduğu ve ödeme yapmaları gerektiği yönünde karar verildiği anlaşılmıştır. Özetlenen genel kurul kararlarında, mahkeme kararı gereği ödenmesi gereken bedelle ilgili herhangi faiz kararlaştırılmamış olup, 14.06.2007 tarihli genel kurul kararı dosyada olmamakla birlikte anılan genel kurulda alınan gecikme cezasının ödenmeyen aidat borçlarıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, takip konusu edilen 17.000,00 TL yönünden takibin yasal faiz oranı üzerinden devamına karar verilmesi gerekirken, yıllık %13.75 faiz oranı üzerinden devamına karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin, "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, 1.000,00 TL aidat tutarı yönünden TBK"nın 120. maddesi uyarınca takip tarihinden sonra yasal faiz oranının yüzde yüz fazlası üzerinden işleyecek faize hükmedilmesi gerekirken, anılan hükümlerin uygulandığı belirtilmesine rağmen yıllık %13.75 oranı üzerinden takibin devamına karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasının 2. paragrafındaki “ "ye takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranında ” ibaresi çıkarılarak, yerine “ "nin 17.000,00 TL"sine takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz, 1.000,00 TL"sine takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizin %100 fazlası oranında" ibaresi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.