3. Ceza Dairesi 2019/14332 E. , 2019/18946 K.
"İçtihat Metni"
Kasten yaralama suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2. maddesi uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun’un 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2018 tarihli ve 2017/642 Esas, 2018/55 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 17.09.2019 tarihli ve 2019/11621 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.10.2019 tarihli ve 2019/93899 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 58. maddesinin, "(1)Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez. (2)Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl, Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz. " şeklinde olduğu,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş ise de, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunu 09.02.2015 tarihinde gerçekleştirdiği, Mahkeme tarafından tekerrüre esas alınan Üsküdar (Kapatılan) 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.04.2010 tarihli ve 2009/599 Esas, 2010/107 sayılı kararı ile hükmedilen 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasının ise 11.05.2010 tarihinde infaz edildiği, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun"un 58/2-b maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu, ayrıca suç tarihi itibarıyla tekerrüre esas alınabilecek başka bir adli sicil kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla, şartları oluşmadığı hâlde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanığın üzerine atılı bulunan ve uzlaşmaya engel olan silahla tehdit suçu bakımından beraat kararı verilmiş olması ve kasten basit yaralama suçu yönünden uzlaştırmaya engel olan 5271 sayılı CMK’nin 253/3. maddesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemenin uygulama olanağının kalmamış olması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 254/1. maddesindeki “Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca kasten basit yaralama suçu bakımından uzlaştırma işleminin yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi lüzumu,
2) Mahkemece tekerrüre esas alınan Üsküdar (Kapatılan) 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.04.2010 tarihli ve 2009/599 Esas, 2010/107 Karar sayılı kararına konu suçun 11.05.2010 tarihinde infaz edildiği, sanığın sonraki suçu 3 yıllık süre geçtikten sonra 09.02.2015 tarihinde işlediği, dolayısıyla anılan ilamın tekerrüre esas alınamayacağı; ancak, sanığın adli sicil kaydında bulunan İstanbul (Anadolu) 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2011 tarihli ve 2010/295 Esas, 2011/796 Karar sayılı ilamına konu TCK"nin 152/1-a maddesi gereğince verilen hapis cezasına dair mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas olduğunun gözetilmemesi,
hususlarının da kanun yararına bozma sebebi yapılıp yapılmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, takdir hakkı kullanıldıktan sonra diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine; 21.10.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.